Itikatta mezhebimiz nedir ve imamı kimdir?
İtikatta Mezhebimiz ve İmamı Kimdir?
İslam'ın büyük bir çoğunluğunun itikadi (inançsal) temelini oluşturan Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat akidesi, birçok Müslüman için tanıdıktır. Ancak bu akidenin temelini kimin attığı, yani imamının kim olduğu sorusu üzerinde durmak, inancımızın köklerini daha iyi anlamamızı sağlar. Ehl-i Sünnet akidesinin oluşumunda en belirgin ve önde gelen isim İmam-ı Azam Ebu Hanife'dir. Ancak burada bir nüansa dikkat çekmek gerekir: Mezhepler, bidat (sonradan uydurulan şeyler) olarak görülen düşüncelerden sıyrılıp, Kur'an ve Sünnet'in doğru anlaşılması için birer çatı görevi görür. Dolayısıyla, itikatta mezhebimiz dediğimizde kastettiğimiz, sahabelerden günümüze intikal eden doğru inanç anlayışıdır ve bu anlayışın fıkhi mezhepler gibi somut bir kurucusu olmasa da, akidevi meselelerde metodolojisiyle öne çıkan isimler vardır.
Fıkıh (ameli ibadetler ve muameleler) konusunda mezheplerin somut isimleri bellidir: Hanefi, Maliki, Şafii ve Hanbeli. Ancak itikatta (iman esasları) mezhebimiz genellikle "Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat" olarak ifade edilir. Bu, Kur'an ve Sünnet'e sımsıkı sarılan, ashap ve tabiinden gelen doğru anlayışı benimseyen bir topluluktur. İmam-ı Azam Ebu Hanife'nin (Hicri 80-150 / Miladi 699-767) itikadi görüşleri de bu akidenin temel taşlarından biridir. O, Allah'ın sıfatları, kaza ve kader, peygamberlik gibi konularda akıl ve nakli (ayet ve hadisleri) bir arada kullanarak sağlam bir metodoloji geliştirmiştir. Özellikle Allah'ın zatı ve sıfatları hakkında aşırılıklardan uzak durmayı, akla gelen her şeyi hemen kabul etmemeyi ve derinlemesine incelemeyi savunmuştur. Örneğin, Allah'ın “görüleceği” konusunda, akıl sınırlarını zorlayan spekülasyonlardan kaçınıp, ayet ve hadislerin ruhuna uygun, insan aklının kavrayabileceği şekilde bir anlayışı benimsemiştir.
Ehl-i Sünnet Akidesinin Kaynakları ve Temel İlkeleri
Deneyimlerime göre, birçok insan Ehl-i Sünnet akidesinin ne anlama geldiğini tam olarak kavrayamıyor. Bu akidenin en temel kaynağı Kur'an-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye'dir. Ashab-ı Kiram ve onlardan sonra gelen Tabiîn ve Tebe-i Tabiîn gibi nesillerin anladığı ve uyguladığı şekil, bizim için rehberdir. Bu, kelime anlamıyla "Sünnet'e ve Cemaat'e uyanlar" demektir. Bu yol, aşırı grupların (örneğin Hariciler, Mutezile gibi) akılcılık veya nakilcilikte ileri giderek dengeyi kaybettikleri dönemlerde, itidal (orta yol) üzere hareket etmeyi amaçlar.
Ehl-i Sünnet akidesinin temel ilkelerinden bazıları şunlardır:
- Allah'a İman: Allah'ın birliği (tevhid), sıfatları (kudret, ilim, irade, hayat, semi, basar, kelam gibi) ve isimleri konusunda Kur'an ve Sünnet'e aykırı düşmeyen bir anlayış. Allah'ı mahlukata benzetmekten (teşbih) veya O'nu tamamen akıldan uzak tutmaktan (tenzih) kaçınmak. Örneğin, Allah'ın "elinin olması" denildiğinde, bunu bizim anladığımız anlama benzemeyen, Allah'ın kemaline uygun bir şekilde anlamak, "nasıl" sorusuna cevap aramaktan kaçınmak önemlidir.
- Meleklere İman: Allah'ın nurdan yarattığı, görevli kulları olan meleklere inanmak.
- Kitaplara İman: Allah'ın peygamberlerine indirdiği kutsal kitaplara (Zebur, Tevrat, İncil, Kur'an-ı Kerim) inanmak ve özellikle Kur'an-ı Kerim'in son ve nihai ilahi kitap olduğunu kabul etmek.
- Peygamberlere İman: Allah'ın insanları irşat etmek için gönderdiği peygamberlerin hepsine inanmak, Hz. Muhammed (SAV)'in son peygamber olduğunu kabul etmek.
- Ahiret Gününe İman: Ölümden sonra diriliş, hesap, cennet ve cehennem gibi ahiret hayatının tüm evrelerine inanmak.
- Kaza ve Kadere İman: Hayır ve şerrin Allah'tan geldiğine, O'nun her şeyi bildiğine, takdir ettiğine ve yarattığına inanmak. Ancak bu, insanın kendi fiillerinden sorumlu olmadığını göstermez. İnsan, Allah'ın ilmi ve takdiri dahilinde kendi iradesiyle seçim yapar ve bu seçimlerinden sorumludur.
İtikadi Konularda Metodoloji ve Öğrenme
İtikadi konularda doğruyu öğrenmek ve bu yolda ilerlemek için sağlam bir metodoloji takip etmek esastır. İşte bu noktada, Ehl-i Sünnet anlayışını benimsemiş güvenilir alimlerin eserleri ve rehberlikleri bize ışık tutar. Deneyimlerime göre, İmam-ı Azam Ebu Hanife'nin "Fıkh-ı Ekber" gibi akideye dair eserleri, bu yolun temelini anlamak için önemli bir kaynaktır. Ayrıca, daha sonra gelen büyük alimlerin (örneğin İmam-ı Maturidi, Eş'ari gibi) Ehl-i Sünnet akidesini detaylandıran ve müdafaa eden çalışmaları da bu alanda bize yol gösterir.
Öğrenme sürecinde dikkat etmeniz gereken bazı pratik noktalar şunlardır:
- Güvenilir Kaynaklar: İtikadi konularda bilgi edinirken, sübjektif yorumlardan uzak, sahih kaynaklara ve ehliyetli hocalara başvurmak önemlidir. Günümüzde internette çok çeşitli bilgi bulmak mümkün, ancak bu bilgilerin doğruluğunu teyit etmek gerekir.
- Akıl ve Nakil Dengesi: Ehl-i Sünnet akidesi, aklı ve nakli (ayet ve hadisleri) bir arada kullanır. Akla uymayan nakil olmaz, nakle aykırı akıl da muteber değildir. Bu dengeyi gözetmek önemlidir.
- Aşırılıklardan Kaçınma: İtikadi konularda aşırıya kaçan, nefsani isteklerin veya batıl görüşlerin peşine takılan gruplardan uzak durmak gerekir.
- Soru Sormaktan Çekinmeyin: Anlamadığınız veya aklınıza takılan konularda, güvendiğiniz hocalara veya alimlere soru sormaktan çekinmeyin. İslam'da ilim talebi önemli bir erdemdir.
Sonuç olarak, itikatta mezhebimiz Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat'tir. Bu, Kur'an ve Sünnet'in doğru anlaşılmasına dayanan, ashap ve selef-i salihin (ilk üç nesil) anlayışını takip eden itidal bir yoldur. Bu yolun metodolojisinde İmam-ı Azam Ebu Hanife gibi büyük alimlerin katkıları yadsınamaz. Ancak bu, sadece bir isme bağlanıp kalınması anlamına gelmez. Esas olan, bu akidenin temel prensiplerini öğrenmek, doğru kaynaklardan bilgi edinmek ve bu prensipler doğrultusunda hayatımızı şekillendirmektir.