Napolyon kimdir para?
Napolyon Bonapart: Savaşçı mı, Devlet Adamı mı?
Napolyon denince akla ilk gelen, çoğu zaman büyük bir asker, fetihler yapan bir komutan oluyor. Ama işin aslı öyle basit değil. Deneyimlerime göre, o adam bir dehanın ve hırsın birleşimiydi. Sadece savaş meydanlarında değil, devlet yönetiminde de inanılmaz işler başardı.
Napolyon'un askeri taktikleri, günümüz askeri akademilerinde hala inceleniyor. Hızlı hareket etme, ordusunu farklı birliklere ayırıp düşmanı çembere alma gibi stratejileriyle tanınıyordu. Mesela, Austerlitz Muharebesi'nde (1805) sayıca üstün düşmanlarını nasıl alt ettiğini düşün. Kendi askerlerinin morali üzerindeki etkisi de inanılmazdı; askerlerine ilham verir, onlara "size zafer getirdim" derdi. Ama tabii ki her zaferin bir bedeli vardı. Rusya Seferi (1812) onun için tam bir felaketti. Kış şartları ve Rusların taktikleri, Grande Armée'nin büyük kısmının yok olmasına neden oldu. Bu olay, onun yenilmezlik algısını da sarstı.
Savaşların yanı sıra, Napolyon'un en kalıcı miraslarından biri Napolyon Yasası (Code Civil des Français)’dir. Bu kanunname, Fransız hukukunu modernleştirdi ve Avrupa'daki birçok ülkenin hukuk sistemine model oldu. Kişisel haklar, mülkiyet güvencesi, aile hukuku gibi konularda eşitlikçi prensipler getirdi. Hatta senin de kullandığın pek çok hukuki terimin kökeni bu yasalara dayanıyor olabilir. Bu, onu sadece bir asker değil, aynı zamanda bir reformcu olarak da görmemizi sağlıyor.
Napolyon, Fransa'yı imparatorluk haline getirdi ve Avrupa'nın siyasi haritasını adeta yeniden çizdi. Kardeşlerini ve yakınlarını Avrupa'nın çeşitli tahtlarına oturttu. Bu, elbette büyük bir güç gösterisiydi ama aynı zamanda milliyetçilik akımlarını da tetikledi. İşgal edilen halklar, Napolyon'un egemenliğine karşı direniş gösterdi. Bu durum, uzun vadede Avrupa'daki ulus devletlerin oluşumunu hızlandırdı diyebiliriz. Onun imparatorluğu, Avrupa'da kalıcı siyasi değişimlere yol açtı.
Senin İçin Pratik Çıkarımlar
Napolyon'un hayatından çıkarabileceğimiz dersler var. Birincisi, stratejik düşüncenin her alanda ne kadar önemli olduğu. İster bir iş projesi olsun, ister kişisel bir hedef, uzun vadeli planlama ve esneklik seni başarıya götürür. İkincisi, vizyon sahibi olmak ve bu vizyonu yayabilmek. Napolyon, askerlerine ve halkına bir gelecek vaat edebiliyordu. Üçüncüsü ise, hırsın iki ucu keskin bir kılıç olabileceği. Hırs seni zirveye taşıyabileceği gibi, aynı zamanda seni uçuruma da sürükleyebilir. Napolyon'un sonu, özellikle Waterloo Muharebesi (1815) ve ardından sürgün edilmesi, bunun canlı bir kanıtı.