1 Meşrutiyet neden ilan edildi kısaca?
- Meşrutiyet Neden İlan Edildi?
Osmanlı İmparatorluğu'nun
- yüzyıl sonlarında içinde bulunduğu durum gerçekten karmaşıktı. İmparatorluk toprakları hem içeriden hem de dışarıdan büyük bir baskı altındaydı. Senin de tahmin edebileceğin gibi, bu durumun temelinde yatan birkaç ana sebep var.
- Azınlık İsyanları ve Avrupa Devletlerinin Baskısı
Tarih kitaplarında sıkça karşımıza çıkan ilk ve en belirgin nedenlerden biri, imparatorluk içindeki azınlıkların bağımsızlık talepleriydi. Özellikle Balkanlar'daki Sırplar, Bulgarlar, Rumlar gibi halklar, Avrupa devletlerinin de kışkırtmalarıyla isyan ediyordu. Bu isyanlar, Osmanlı'nın otoritesini sarsmakla kalmıyor, aynı zamanda Avrupa devletlerinin de "Doğu Sorunu" dediğimiz olaya müdahale etmesine zemin hazırlıyordu. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) bu baskının en somut örneklerinden biri. Bu savaşın sonunda imzalanan Ayestefanos Antlaşması ve ardından Berlin'de yapılan müzakerelerle imzalanan Berlin Antlaşması, Osmanlı'nın toprak bütünlüğünü ciddi şekilde tehdit etti. Özellikle Rusya'nın ve diğer Avrupa devletlerinin Balkanlar'daki emelleri, imparatorluğun geleceği hakkında ciddi endişeler yaratıyordu. Bu devletler, azınlıkların haklarını bahane ederek iç işlerimize karışıyor, toprak taleplerinde bulunuyordu.
- İkinci Abdülhamid'in Politikası ve Anayasal Yönetim İhtiyacı
Bu dönemde tahtta bulunan II. Abdülhamid, başlangıçta bir reformcu olarak görülüyordu. Hatta Genç Osmanlılar olarak bilinen aydınlar grubu, bir anayasal düzenle imparatorluğu kurtarabileceğine inanıyordu. Bu düşünce, 1876'da ilk kez Kanun-ı Esasi'nin ilan edilmesine ve Meclis-i Mebusan'ın açılmasına yol açtı. Yani, Meşrutiyet fikri aslında yeni bir şey değildi, daha önce de denenmişti. Ancak II. Abdülhamid, devletin içinde bulunduğu zor durumu gerekçe göstererek birkaç yıl sonra meclisi tatil etti ve anayasayı askıya aldı. Deneyimlerime göre, bu dönemde devlet adamları ve aydınlar, imparatorluğun ancak bir anayasal düzenle toparlanabileceği kanaatine vardı. Jön Türkler olarak da bilinen yeni nesil aydınlar, tekrar anayasal sisteme dönülmesini ve gücün padişahın elinde toplanmasından ziyade, meclis ve anayasa aracılığıyla dağıtılmasını savunuyordu.
- Ekonomik Zorluklar ve Dış Borçlar
İmparatorluğun ekonomik durumu da hiç iç açıcı değildi. Sürekli devam eden savaşlar, imparatorluğun kaynaklarını tüketiyordu. Üstelik, büyük miktarda dış borç alınmış ve bu borçlar altında ezilmeye başlanmıştı. 1881'de kurulan Düyûn-ı Umûmiye İdaresi, Osmanlı maliyesinin kontrolünü büyük ölçüde yabancılara devretmişti. Bu durum, hem ekonomik bağımsızlığımızı kaybetmemize yol açıyor hem de halk arasında büyük bir hoşnutsuzluk yaratıyordu. Birçok insan, ülkenin bu ekonomik batağa saplanmasından mevcut yönetimi sorumlu tutuyordu. Anayasal bir düzenin, bu ekonomik problemleri çözecek ve yabancıların etkisini azaltacak bir çözüm olacağı düşünülüyordu.
- Modernleşme ve Batılılaşma Eğilimleri
- yüzyıl, dünya genelinde bir modernleşme ve batılılaşma rüzgarının estiği bir dönemdi. Osmanlı aydınları da bu süreçten etkileniyordu. Avrupa'daki siyasi ve toplumsal gelişmeler, bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle daha görünür hale gelmişti. Sen de takdir edersin ki, böyle bir dönemde imparatorluğun kendi iç dinamikleriyle ayakta kalabilmesi için daha çağdaş bir yönetim sistemine geçmesi gerektiği düşünülüyordu. Meşrutiyet, bu modernleşme ve batılılaşma eğilimlerinin bir yansıması olarak görülebilirdi. Gücün tek bir kişinin elinde toplanması yerine, bir meclisin varlığı, halkın daha fazla söz sahibi olması,
- yüzyılın ruhuna daha uygun kabul ediliyordu.
Bu nedenlerin birleşimiyle,
- Meşrutiyet'in ilanı kaçınılmaz bir hal almıştı. İmparatorluğun kurtuluşu için bir çıkış yolu arayan aydınlar ve askeri kesim, bu adımı atmaya karar verdi. Pratik bir öneri olarak, bu dönemi incelerken sadece olaylara değil, dönemin aydınlarının yazdığı gazete ve dergilere de göz atman, o zamanki düşünce yapısını daha iyi anlamana yardımcı olacaktır.