Eşek kulaklı Midas kimdir kısaca?
Eşek Kulaklı Midas: Sadece Bir Efsane mi, Gerçek Bir Hikaye mi?
Eşek kulaklı Midas denince aklına direkt o altın dokunuşuyla tanıdığımız Frig Kralı Midas geliyor değil mi? Ama o hikaye aslında daha derin ve biraz da trajik. Deneyimlerime göre, çoğu insan sadece Midas'ın altın dokunuşu kısmını bilir ama eşek kulaklı Midas'ın hikayesi de en az o kadar ilginç ve bize bir şeyler anlatıyor.
Bu hikayenin kökeni antik Yunan mitolojisine dayanıyor, özellikle de Midas'ın Tanrı Apollon ile olan ilişkisine. Hikaye şöyle başlıyor: Bir gün Midas, Pan ile bir müzik yarışmasına tanıklık ediyor. Pan'ın flütüyle çaldığı müzik, Apollon'un lirinin büyüsüne denk gelmiyor tabi. Ama Midas'ın kulağı o kadar iyi değilmiş ki, Pan'ı Apollon'dan daha iyi buluyor. İşte o an, tanrı Apollon da Midas'a bir ders vermek için kulaklarını eşek kulaklarına dönüştürüyor.
Neden Eşek Kulakları? Dersin Boyutu Ne?
Eşek kulakları meselesi boşuna değil. Deneyimlerime göre, eşekler genelde pek akıllı canlılar olarak görülmez. Yani bu ceza, Midas'ın kötü müzik zevkini ve belki de biraz da kibirini temsil ediyor. Apollon burada Midas'ın sadece kulağının değil, aynı zamanda dinleme ve anlama yeteneğinin de eşek gibi olduğunu ima ediyor.
Bu durum Midas için büyük bir utanç kaynağı oluyor tabii. Kral olduğunu düşün, en tepedesin ama görünüşünle dalga geçiliyor. Ne yapıyor? Hemen bir börk, bir şapka veya bir örtüyle kulaklarını gizlemeye başlıyor. Ama bu sırrı kimse bilmesin istiyor. Kendi berberine emanet ediyor sırrını.
Berberin Sırrı ve Kriz
İşte tam bu noktada işler sarpa sarıyor. Berber, bu inanılmaz sırrı içinde tutamıyor. Ne yapıyor? Bir çukur kazıyor, içine eğilip "Kral Midas'ın eşek kulakları var!" diye bağırıyor ve toprağı kapatıyor. Deneyimlerime göre, insanoğlunun sır saklama kapasitesi genelde sınırlıdır, değil mi? Bu sırlar toprağa gömülüyor ama bir şekilde dışarı sızıyor.
Hikayenin devamında bu çukurdan çıkan kamışların (bazı anlatılarda otların) rüzgar estiğinde aynı şeyi fısıldadığı anlatılır. Yani, doğa bile Midas'ın sırrını dillendiriyor. Bu da Midas'ın durumunu daha da kötüleştiriyor. Artık herkes biliyor ama kimse yüzüne vurmuyor, bu da ayrı bir işkence.
Peki, Bu Hikayeden Ne Öğrenebilirsin?
Deneyimlerime göre, eşek kulaklı Midas hikayesi bize birkaç önemli ders veriyor:
- Kibirin Sonu: Kendi yeteneğine aşırı güvenmek veya başkalarını küçümsemek (özellikle de bir tanrıyı!) ciddi sonuçlar doğurabilir. Apollon'un cezası tam da bunun bir göstergesi.
- Dinleme Sanatı: Sadece duymakla dinlemek aynı şey değil. Midas, müziğin ruhunu değil, sadece sesini dinlemişti. Gerçekten anlamak için kulaklarını iyi kullanmak gerekir. Kendi hayatında da, karşıdaki insanı gerçekten dinlemeye odaklanmak, sadece konuşanı değil, ne anlatmak istediğini de anlamaya çalışmak harika bir pratik olabilir.
- Sırlar ve Utanç: Sakladığımız sırlar, özellikle de utanç duyduğumuz şeyler, bizi esir alabilir. Berberin durumu gibi, sırrı taşıyamamak da başkalarını zor durumda bırakır. Kendi içinde çözemediğin veya seni rahatsız eden bir durum varsa, işin uzmanından yardım almak da bir seçenek olabilir. Ama her sırrı herkese anlatmak da çözüm değil tabii.
Unutma, Midas'ın altın dokunuşu da onu mutsuz etmişti. Bu eşek kulakları meselesi de onun için bir trajediyken, bize aslında insanların ne kadar kusurlu olabileceğini ve bu kusurlarla nasıl başa çıkabileceğimizi gösteriyor. Belki de kendi "eşek kulaklı" anlarımızda, Midas gibi hemen saklanmak yerine, bu durumla nasıl daha iyi başa çıkabileceğimizi düşünmeliyiz.