Türk edebiyatın ana dönemleri nelerdir?

Türk Edebiyatının Ana Dönemleri Nelerdir?

Türk edebiyatı dediğimizde aslında devasa bir mirasla karşı karşıyayız. Bu mirası daha iyi anlayabilmek ve içindeki cevheri keşfedebilmek için belirli dönemlere ayırıyoruz. Deneyimlerime göre bu sınıflandırma, edebiyatımızın hem gelişimini hem de geçirdiği büyük değişimleri görmemizi sağlıyor.

  1. İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı

Bu dönem, Türklerin henüz bozkırlarda göçebe bir yaşam sürdüğü, Orhun Yazıtları gibi önemli eserlerin ortaya çıktığı zamanlar. Zaten Orhun Yazıtları'ndan bahsetmeden bu dönemi geçmek mümkün değil.

  1. yüzyılda dikilmiş bu yazıtlar, Göktürk devletinin kuruluşundan yıkılışına, siyasi ve sosyal hayata dair paha biçilmez bilgiler sunuyor. Okurken sanki o dönemin ruhunu hissediyorsun. Bu dönemin en belirgin özelliği, nazım (şiir) ağırlıklı olması ve genellikle sözlü gelenekle yayılması. Destanlar, sagular (ağıtlar), koşuklar (koşma benzeri şiirler) bu dönemin önemli ürünleridir. Özellikle toy denilen şölenlerde ozanlar tarafından kopuz eşliğinde icra edilen bu eserler, milletin ortak hafızasını oluşturuyordu. Eğer bu döneme ilgi duyuyorsan, Orhun Yazıtları'nın farklı çevirilerini karşılaştırmalı okumak sana çok şey katacaktır. Ayrıca, destanları okurken o dönemin yaşayış biçimini, inanışlarını gözünde canlandırmaya çalış. Bu, metni çok daha anlamlı kılacaktır.

  1. İslamiyet'in Kabulüyle Türk Edebiyatı

  • yüzyıldan itibaren Türklerin İslamiyet'i kabul etmesiyle edebiyatımızda büyük bir dönüşüm başlıyor. Artık Arap ve Fars edebiyatının etkisi görülmeye başlanıyor. Kaşgarlı Mahmut'un "Divanü Lügati't-Türk" (
  • yüzyıl) bu dönemin en önemli eserlerinden biri. Sadece bir sözlük olmanın ötesinde, Türkçenin zenginliğini gösteren ve o dönemin kültürel bilgilerini içeren bir ansiklopedi gibi. Karahanlılar döneminde Ahmet Yesevi'nin "Divan-ı Hikmet"i ise tasavvufi şiirin öncüsü olarak kabul edilir. Hikmet adı verilen sade ve didaktik şiirleriyle halkı İslamiyet'e ısındırmaya çalışmıştır. Bu dönemde divan edebiyatının temelleri atılırken, bir yandan da halk edebiyatı geleneği devam ediyordu. Özellikle Kutadgu Bilig (Yusuf Has Hacip,
  • yüzyıl) siyasetname türünde yazılmış, devlet yönetimi, adalet, mutluluk gibi konuları işleyen, hem Arap hem de Türk kültüründen izler taşıyan bir eserdir. Bu dönemi incelerken, hem devlet adamlarının eserlerine hem de tekke edebiyatı ürünlerine göz atmanı öneririm. İkisinin arasındaki farkı görmek, edebiyatımızın ne kadar dinamik olduğunu gösterecektir.
    1. Tanzimat, Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati Dönemleri

  • yüzyılın ortalarından itibaren, Batı edebiyatının etkisiyle ortaya çıkan Tanzimat Dönemi, Türk edebiyatında modernleşmenin başlangıcıdır. İlk Türkçe romanlar, ilk tiyatro eserleri bu dönemde verilmiştir. Şinasi'nin "Şair Evlenmesi" adlı oyunu (1860) ilk yerli tiyatromuzdur. Namık Kemal'in "İntibah" romanı (1876) ise ilk edebi romanlarımızdan biridir. Bu dönemde dil oldukça sadeleşmeye başlamış, gazete ve makale gibi yeni türler edebiyata girmiştir. Ardından gelen Servet-i Fünun Dönemi (1896-1901), daha çok bireysel konulara, aruz vezninin kullanılmasına ve Arapça-Farsça kelimelerin yoğunluğuna sahne oldu. Halit Ziya Uşaklıgil'in "Mai ve Siyah" (1897) bu dönemin en önemli romanlarından. Son olarak Fecr-i Ati (1909-1912) ise kısa sürmesine rağmen batılılaşma çabalarının devam ettiği, sanat için sanat anlayışının hakim olduğu bir dönemdir. Eğer bu dönemlere çalışıyorsan, her dönemin öne çıkan birkaç yazarının eserlerine odaklan. Bu, genel bir fikir edinmeni kolaylaştıracaktır. Özellikle ilk çeviri romanları ve Batılı türlerin adapte edilme süreçlerini incelemek ilginç olacaktır.
    1. Milli Edebiyat ve Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı

  • yüzyılın başlarında Türkçülük akımının etkisiyle Milli Edebiyat akımı doğdu. Bu dönemde sade bir dil kullanılmaya, milli ve yerli konular işlenmeye başlandı. Ömer Seyfettin'in hikayeleri, Ziya Gökalp'in şiirleri bu akımın önemli ürünlerindendir. 1923'te Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte edebiyatımız yeni bir boyut kazandı. Cumhuriyet dönemi edebiyatı, sosyal konuların, köy hayatının, Anadolu insanının anlatıldığı, farklı akımların görüldüğü çok zengin bir dönemdir. Nazım Hikmet'in toplumcu gerçekçi şiirleri, Sabahattin Ali'nin hikayeleri, Yaşar Kemal'in Anadolu destanları, Orhan Pamuk'un postmodern romanları bu dönemin farklı yüzlerini yansıtır. Eğer bu döneme dalmak istersen, önce belirli bir tema (örneğin köy romanları) veya belirli bir akım üzerine odaklanabilirsin. Her yazarın dil kullanımındaki farkı ve işlediği konuları karşılaştırmak, sana kendi edebi zevkini de şekillendirme imkanı sunacaktır. Unutma, Türk edebiyatı dediğimiz bu koca deniz, keşfedilmeyi bekleyen çok sayıda incilere sahip!