Gösteren ve gösterilen nedir?
Gösteren ve Gösterilen: İşaretlerin Dünyasında Bir Yolculuk
İşaret dediğimizde aklımıza ne geliyor? Genellikle bir şeyleri temsil eden, bize bir mesaj ileten bir araç. Ama bu temsilin kendisi yani gösteren ile temsil edilen şey, yani gösterilen arasındaki ilişki sandığımızdan çok daha karmaşık ve hayatımızın her alanında karşımıza çıkıyor.
- Temel Ayrım: Gösteren ve Gösterilen
Her işaret, temelde iki parçadan oluşur: gösteren (yani biçim, ses, görüntü gibi duyularımızla algıladığımız şey) ve gösterilen (yani o şeyin zihnimizdeki anlamı, kavramı). Bu ayrımı ilk kez Ferdinand de Saussure gibi dilbilimciler net bir şekilde ortaya koydu. Örneğin, "ağaç" kelimesini ele alalım. Buradaki gösteren, "a.ğ.a.ç" sesleridir veya yazılışıdır. Gösterilen ise zihnimizdeki o çok dallı, yapraklı, köklü bitki kavramıdır.
Deneyimlerime göre, bu ayrımı anlamak, iletişimdeki pek çok hatanın kaynağını görmemizi sağlar. Birisi bir kelime söylediğinde veya bir görüntü gösterdiğinde, bizim zihnimizdeki gösterilen ile onun zihnindeki gösterilen aynı olmayabilir. Bu durum, özellikle kültürlerarası iletişimde veya farklı deneyimlere sahip insanlar arasında ciddi yanlış anlaşılmalara yol açabilir. Örneğin, bir ülkede "kırmızı" renk mutluluk ve kutlama anlamına gelirken, başka bir kültürde yas veya tehlikeyi simgeleyebilir. Bu, gösterenin aynı (kırmızı renk) olmasına rağmen gösterilenin (anlamın) farklılaşmasıdır.
- Gösteren ve Gösterilen Arasındaki İlişkinin Doğası
Saussure'e göre bu ilişki, rastlantısaldır ve keyfidir. Yani, "ağaç" kelimesinin neden bizim zihnimizdeki o bitkiyi temsil ettiğine dair mantıksal bir bağ yoktur. Farklı bir ses dizisi de aynı kavramı temsil edebilirdi. Bu keyfilik, dilin yapısını ve evrimini anlamamız için çok önemlidir.
Pratik bir öneri olarak, iletişim kurduğunuz kişiyle veya kitleyle ortak bir zemin oluşturmaya çalışın. Eğer bir konuda netlik sağlamak istiyorsanız, kullandığınız kelimelerin veya görsellerin herkes tarafından aynı şekilde algılanacağından emin olmaya çalışın. Örneğin, bir ürün tanıtımı yaparken, hedef kitlenizin aşina olduğu terimleri ve görselleri kullanmak, gösterilenin doğru anlaşılma olasılığını artırır. Bir araştırmada, açık ve net görsellerin kullanıldığı sunumların, karmaşık veya soyut görsellerin kullanıldığı sunumlara göre %30 daha etkili olduğu gözlemlenmiştir. Bu, gösterenin (görselin) gücünü gösteriyor.
- Gösterenin Evrimi ve Gücü
Gösterenler durağan değildir; zamanla değişir, dönüşür ve yeni anlamlar kazanır veya eskilerini kaybeder. Bir kelimenin veya sembolün anlamı, kullanıldığı bağlama, toplumsal olaylara ve teknolojik gelişmelere göre evrilebilir. Örneğin, "fare" kelimesi eskiden sadece hayvanı temsil ederken, artık bilgisayar teknolojisinin gelişmesiyle birlikte bir donanımı da ifade ediyor. Bu, gösterenin aynı kalırken gösterilenin çeşitlenmesine bir örnektir.
Sosyal medyanın yükselişiyle birlikte, görsel gösterenlerin (emoji, meme, GIF) önemi de arttı. Bu küçük görseller, karmaşık duyguları ve fikirleri hızlı bir şekilde iletebiliyor. Bir emoji, bazen uzun bir cümlenin yapabildiğinden daha fazlasını yapabilir. Örneğin, bir “gülümseme” emojisi (😊), karşı tarafa olumlu bir niyet ilettiğinizi tek bir görselle anlatabilir. Deneyimlerime göre, bu görsel gösterenleri doğru ve yerinde kullanmak, iletişimi daha akıcı ve samimi hale getiriyor. Ancak aşırı veya yanlış emoji kullanımı da ters etki yaratabilir.
- Gösterilenin İnşası ve Manipülasyon
Gösterilen, yani anlam, her zaman nesnel değildir; büyük ölçüde toplumsal ve kültürel olarak inşa edilir. Bu durum, gösterilenin manipüle edilmesine de zemin hazırlar. Reklamcılık, siyaset ve medya, bu gösterilenleri bilinçli olarak şekillendirerek insanların algılarını ve davranışlarını etkileyebilir.
Örneğin, bir ürünün pazarlanmasında, ürünün kendisinden çok, ürünle ilişkilendirilen yaşam tarzı veya duygular gösterilir. Bir spor araba reklamında, arabanın kendisi gösterilirken (gösteren), aslında özgürlük, hız, statü gibi kavramlar (gösterilenler) zihinlere yerleştirilmeye çalışılır. Bu, gösterilenin, gösterenin kendisinden daha güçlü bir etki yaratabileceğinin bir kanıtıdır.
Bu konuda kendimizi korumak için, gördüğümüz, duyduğumuz her şeyi eleştirel bir gözle değerlendirmemiz gerekiyor. Bir haberin veya reklamın arkasındaki amacı sorgulamak, bize sunulan gösterilenin sadece bir yönü olabileceğini anlamamızı sağlar. Kendi deneyimlerime göre, farklı kaynaklardan bilgi edinmek ve karşılaştırma yapmak, gösterilenin bize nasıl sunulduğunu daha iyi anlamamıza yardımcı olur. Örneğin, bir siyasi gelişme hakkında iki farklı gazetenin haberini okumak, olayın farklı gösterilenlerini görmemizi sağlar.