Nizamı Cedit Ordusu hangi padişah zamanında kurulmuştur?

Nizamı Cedit Ordusu Hangi Padişah Zamanında Kuruldu?

Nizamı Cedit Ordusu'nu merak ediyorsun değil mi? Gel hemen konuya girelim, boş laf yok. Bu ordu, III. Selim döneminde kuruldu. 1789'da tahta çıkan III. Selim, Osmanlı İmparatorluğu'nun o dönemdeki zorlu şartlarını çok iyi biliyordu. İmparatorluğun askeri ve idari açıdan ne kadar geride kaldığını da görmezden gelmiyordu. İşte bu yüzden, modernleşme çabalarının bir parçası olarak Nizamı Cedit'i hayata geçirdi.

Deneyimlerime göre, bir devletin gücü ordusuyla doğru orantılıdır. III. Selim de bunu çok iyi anlamış olmalı ki, dönemin Avrupa ordularının disiplin ve teknolojisine ayak uydurabilecek bir yapı kurmayı hedefledi. Nizamı Cedit'in temel amacı, devşirme usulüne dayalı, modern eğitim ve silahlarla donatılmış, maaşlı ve sürekli bir ordu oluşturmaktı. Yani artık "askere alma" usulüyle yetişmiş, savaş zamanında toplanıp dağılan birlikler yerine, profesyonel bir ordu düşünülüyordu.

Nizamı Cedit'in Özellikleri ve Kurulma Nedenleri

Nizamı Cedit ordusu, adından da anlaşılacağı gibi, "yeni düzen" anlamına geliyordu. Bu yeni düzenin birkaç önemli noktası vardı:

  • Modern Eğitim ve Disiplin: Askerler Avrupa'daki askeri okullara benzer okullarda eğitim alıyordu. Bu eğitimler sadece savaş teknikleriyle sınırlı değildi; aynı zamanda matematik, coğrafya ve Fransızca gibi dersleri de içeriyordu. Bu, Osmanlı askerinin sadece kılıç sallayan değil, aynı zamanda akıl yürütebilen bir birey olmasını amaçlıyordu.
  • Avrupa Tipi Kıyafet ve Teçhizat: Nizamı Cedit askerleri, dönemin Avrupa ordularının kullandığı üniformaları giyiyorlardı. Giyim kuşamdaki bu değişiklik, askerlerin disiplinini artırmanın yanı sıra, kendi kimliklerinden uzaklaşmalarına neden olacağı endişesini de beraberinde getirdi. Silah ve topçuluk alanında da Avrupa'dan geri kalmamak için çaba gösterildi.
  • Maaşlı ve Sürekli Birlik: Nizamı Cedit askerleri düzenli maaş alıyorlardı. Bu, askerlerin ailelerinin geçimini düşünmeden tamamen askerliğe odaklanmasını sağlıyordu. Ayrıca, bu ordu sadece savaş zamanında değil, barış zamanında da görev yapabilecek şekilde sürekli bir yapıdaydı.
  • Mali Kaynaklar: Bu yeni orduyu kurmak ve beslemek için de yeni kaynaklar gerekiyordu. III. Selim, bu ihtiyaçları karşılamak için İrad-ı Cedid adı verilen yeni vergiler koydu. Bu, mevcut hazineye ek bir yük getirse de, ordunun sürdürülebilirliği için şarttı.

Neden böyle bir orduya ihtiyaç duyulduğunu anlamak için de dönemin siyasi atmosferine bakmak lazım. İmparatorluk, hem içeride hem de dışarıda ciddi sorunlarla boğuşuyordu. Özellikle Rusya ve Avusturya gibi Avrupa devletlerinin askeri gücü karşısında Osmanlı ordusunun yetersiz kaldığı açıktı. Yeniçeriler, ilk başlarda güçlü bir birlik olmalarına rağmen, zamanla disiplinlerini yitirmiş, siyasi olaylara karışan ve reform karşıtı bir güç haline gelmişlerdi. İşte Nizamı Cedit'in kurulmasındaki temel motivasyonlardan biri de bu Yeniçeri ocağının etkisini azaltmak ve daha modern bir askeri güç yaratmaktı.

Nizamı Cedit'in Akıbeti ve Dersler

Peki, bu kadar emekle kurulan Nizamı Cedit ordusu ne oldu? Ne yazık ki, bu modern ordu da devrin siyasi çalkantılarından nasibini aldı. Özellikle Yeniçeriler ve onlara destek veren gruplar, Nizamı Cedit'i kendi konumları için bir tehdit olarak gördüler. 1807'de yaşanan Kabakçı Mustafa İsyanı sırasında Nizamı Cedit ordusu dağıtıldı ve III. Selim tahttan indirildi. Bu, ne yazık ki, Osmanlı'da ilk ciddi modernleşme denemelerinden birinin hazin sonu oldu.

Deneyimlerime göre, her büyük değişim, beraberinde direnç getirir. Nizamı Cedit örneği de bize bunu gösteriyor. Toplumsal kabulleri ve mevcut güç dengelerini göz ardı etmeden yapılan değişimlerin bile ne kadar zorlu olabileceğini görmek mümkün. Bu olaydan çıkarılacak dersler şüphesiz çoktur. Bir kere, reformların sadece askeri değil, aynı zamanda idari ve toplumsal boyutlarda da desteklenmesi gerektiğini anlıyoruz. Eğer halkın ve ordunun belirli kesimlerinin desteği alınamazsa, en iyi niyetli girişimler bile başarısızlığa mahkum olabilir.

Eğer sen de bir değişim sürecinde yer alıyorsan, insan faktörünü asla göz ardı etme. İnsanların endişelerini dinlemek, onları sürece dahil etmek ve yeni düzene alışmalarını sağlamak, reformların kalıcılığı için kritik öneme sahiptir. III. Selim'in bu çabası, Osmanlı'daaskeri modernleşmenin sadece bir başlangıcıydı. Bu deneyimden ders alınarak, ileriki dönemlerde daha kalıcı reformlar yapılacaktır.