Mondros Ateşkes Antlaşması ile itilaf devletleri neyi amaçlamıştır?

Mondros Ateşkes Antlaşması ve İtilaf Devletlerinin Gizli Gündemi

Mondros Ateşkes Antlaşması, 30 Ekim 1918'de imzalanmış olsa da, İtilaf Devletleri'nin aslında Osmanlı İmparatorluğu'nu tamamen ortadan kaldırma ve kendi çıkarlarını en üst düzeye çıkarma planlarının bir parçasıydı. Bu antlaşma, Birinci Dünya Savaşı'nın sonu gibi görünse de, aslında Anadolu toprakları üzerinde yeni bir paylaşım mücadelesinin fitilini ateşledi. İtilaf devletleri bu antlaşmayla neyi amaçladı, gelin birlikte somut bilgilere odaklanarak bakalım.

İtilaf Devletleri'nin Mondros ile en temel amacı, Osmanlı İmparatorluğu'nu fiilen sona erdirmek ve savaş tazminatı olarak topraklarından pay kapmaktı. Düşünsene, koskoca bir imparatorluk savaştan yenik çıkmış, ekonomik ve askeri olarak tükenmiş durumda. İşte tam bu noktada İtilaf Devletleri, adeta bir avcı gibi Osmanlı'nın zayıflığından faydalanmak istedi.

  1. Stratejik Bölgeleri Kontrol Altına Almak: İtilaf Devletleri'nin en büyük derdi, Doğu Akdeniz ve Karadeniz gibi stratejik deniz yollarının kontrolüydü. Mondros'un
  2. maddesi tam da bu noktada devreye giriyor. Bu madde, "İtilaf Devletleri güvenliklerini tehdit edecek bir durumun ortaya çıkması halinde herhangi bir stratejik noktayı işgal etme hakkına sahiptir" diyordu. Bu madde, o kadar esnek ve keyfi yorumlanmaya açıktı ki, aslında işgallere zemin hazırlamak için konulmuştu. Örneğin, İngilizlerin Musul'u işgali, petrol bölgelerini güvenceye alma ve stratejik bir konuma yerleşme isteğinin bir göstergesiydi. Yine, Fransızların Mersin ve Adana'yı işgali, Süveyş Kanalı'na giden yol üzerindeki hakimiyetlerini sağlamlaştırma ve bölgedeki nüfuzlarını artırma amacı taşıyordu.

  1. Osmanlı Ordusunu Etkisiz Hale Getirmek: Savaş bitmiş olsa da, İtilaf Devletleri olası bir direnişten çekiniyordu. Bu yüzden Mondros Ateşkes Antlaşması ile Osmanlı ordusunun terhis edilmesi ve silahlarına el konulması şart koşuldu. Madde 5'te ordunun büyük ölçüde terhis edileceği ve ordunun elindeki silahların, cephane ve araç gereçlerin İtilaf Devletleri'nin denetimine bırakılacağı belirtiliyordu. Bu, Anadolu'da yaşanacak milli mücadeleyi başlangıçta baltalamak ve halkın örgütlenmesini zorlaştırmak için yapılmıştı. Düşünsene, bir ülkenin ordusunun dağıtılması, o ülkeyi savunmasız bırakmanın en etkili yolu.

  1. Bölgeyi Kendi Çıkarlarına Göre Yeniden Şekillendirmek: Mondros Antlaşması'nın imzalanmasıyla birlikte, İtilaf Devletleri kendi aralarında gizli anlaşmalarla Osmanlı topraklarını paylaşma planlarını hızlandırdı. Sykes-Picot Anlaşması bunlardan en bilinenidir. Bu antlaşmalarla, İngiltere'nin Filistin, Irak ve Ürdün; Fransa'nın ise Suriye ve Lübnan üzerindeki nüfuz alanları belirlenmişti. Mondros, bu paylaşımları hukuki bir zemine oturtmak ve mevcut durumu kendi lehlerine çevirmek için bir fırsattı. Anadolu'nun çeşitli bölgelerinin işgali, bu paylaşım planlarının fiiliyata dökülmesinin bir adımıydı. Örneğin, İtalyanların Antalya ve çevresini işgali de, Akdeniz'deki stratejik konumlarını güçlendirme ve kendi nüfuz alanlarını genişletme isteğinden kaynaklanıyordu.

  1. Milliyetçilik Akımlarını Kullanmak: İtilaf Devletleri, Osmanlı İmparatorluğu içindeki farklı etnik ve dini grupları kullanarak imparatorluğun dağılmasını hızlandırmayı amaçlıyordu. Mondros sonrası işgaller sırasında, bazı bölgelerde kendi çıkarları doğrultusunda azınlıkları destekledikleri ve yerel halk üzerinde baskı kurdukları biliniyor. Bu, bölgedeki karmaşayı artırarak kendi müdahalelerini daha meşru göstermelerine olanak tanıyordu. Örneğin, Pontus Rum Devleti veya Ermeni Devleti gibi oluşumların desteklenmesi, bu planın bir parçası olarak görülebilir.

Deneyimlerime göre, Mondros Ateşkes Antlaşması'nı anlamak, aslında sadece savaşın sonunu değil, aynı zamanda gelecekteki pek çok gelişmenin de temelini atmış olduğunu görmektir. Eğer sen de bu dönemi daha iyi anlamak istersen, antlaşmanın maddelerini ve sonrasındaki işgalleri detaylıca incelemeni öneririm. Hangi bölgenin kim tarafından işgal edildiğini ve bunun ardındaki nedenleri öğrenmek, Türkiye Cumhuriyeti'nin nasıl kurulduğuna dair daha derin bir kavrayış sağlayacaktır.