Psikolojide olumsuz Transfer nedir?
Psikolojide Olumsuz Transfer: Tanıdık Geleni Yeniden Yaşamak
Psikoterapi sürecinde karşılaştığımız en yaygın ve bazen de en zorlayıcı durumlardan biri olumsuz transferdir. Basitçe ifade etmek gerekirse, olumsuz transfer, danışanın geçmişte yaşadığı önemli ilişkilerdeki (özellikle aile üyeleriyle olan) olumsuz duygu, düşünce ve davranış örüntülerini terapi ortamında terapistine yöneltmesidir. Bu, terapinin ilerlemesini engelleyebilecek, danışanın kendini güvensiz veya anlaşılmamış hissetmesine neden olabilecek bir durumdur.
Olumsuz Transferin Temelleri ve Mekanizması
Deneyimlerime göre, olumsuz transferin temelinde yatan mekanizma, bilinçdışında bastırılmış veya çözümlenmemiş çatışmalardır. Özellikle erken yaşlarda ebeveynlerle, bakıcılarla veya diğer kritik figürlerle yaşanan olumsuz etkileşimler, bu aktarımın tohumlarını eker. Örneğin, çocukken sürekli eleştirilen veya reddedilen bir birey, terapi sırasında terapistini de benzer şekilde eleştirel veya reddedici algılayabilir. Bu algı, gerçekte terapistin davranışından ziyade, danışanın geçmişteki deneyimlerinin bir yansımasıdır.
Bir örnek vermek gerekirse, çocukken babası tarafından sürekli cezalandırılan bir danışan, terapistinin herhangi bir geri bildirimini veya yönlendirmesini bir ceza olarak algılayabilir. Bu durum, terapistin aslında yapıcı bir niyetle söylediği bir şeyi bile danışanın savunmaya geçmesine veya saldırganlaşmasına neden olabilir. Bu aktarım, genellikle terapötik ilişkinin ilk evrelerinde veya danışanın zorlayıcı konularla yüzleşmeye başladığı zamanlarda daha belirgin hale gelir.
Olumsuz Transferin Belirtileri ve Tanımlanması
Olumsuz transferin belirtileri oldukça çeşitlidir ve danışanın kişilik yapısına, yaşadığı travmalara ve terapistin çalışma tarzına göre farklılık gösterebilir. Ancak bazı yaygın belirtiler şunlardır:
* Terapiste Karşı Aşırı Kritik veya Savunmacı Tutum: Danışan, terapistin her sözünü, hatta en ufak bir önerisini bile eleştirebilir veya sürekli olarak kendini savunma ihtiyacı hissedebilir.
* Terapisti Reddettiğini veya Küçümsediğini Hissetme: Danışan, terapistin kendisini anlamadığını, hafife aldığını veya küçümsediğini düşünebilir.
* Terapiste Karşı Öfke veya Düşmanlık: Geçmişteki olumsuz ilişkilerde hissedilen öfke, terapi ortamında terapiste yönlendirilebilir. Bu, doğrudan sözlü saldırganlıktan, sessiz direnmeye kadar değişebilir.
* Terapiyi Sabote Etme Eğilimi: Danışan, seanslara geç kalabilir, seansları iptal edebilir, ödevleri yapmayabilir veya terapiden kaçınma davranışları sergileyebilir.
* Terapiste Karşı Aşırı Bağlılık veya Bağımlılık: Nadiren de olsa, olumsuz aktarımın bir başka yüzü de aşırı bağımlılık olabilir. Bu durumda danışan, terapisti bir kurtarıcı olarak görebilir ve kendi sorumluluklarını almaktan kaçınabilir.
Bu belirtileri fark etmek, terapistin süreci daha etkili yönetmesine olanak tanır. Ancak bu, terapistin danışanı kişisel olarak yargılaması anlamına gelmez. Aksine, bu belirtiler, danışanın iç dünyasında yaşanan bir çatışmanın dışa vurumudur.
Olumsuz Transferle Başa Çıkma Yöntemleri ve Öneriler
Olumsuz transferle başa çıkmanın en etkili yolu, öncelikle bu durumu tanımak ve açıkça ele almaktır. Deneyimlerime göre, bu konuda atılabilecek bazı adımlar şunlardır:
* Aktarımı Tanımlama ve Adlandırma: Terapist, danışanın gösterdiği olumsuz tepkilerin, terapiste yönelik gerçek olumsuz duygulardan ziyade, geçmiş ilişkilerden kaynaklanan bir aktarım olabileceğini nazikçe ifade etmelidir. Örneğin, "Şu an bana karşı hissettiğin bu kızgınlığın, geçmişte babanla yaşadığın benzer bir durumdan kaynaklanıyor olabilir mi?" gibi bir ifade kullanılabilir.
* Güvenli Bir Ortam Yaratma: Danışanın kendini ifade edebileceği, yargılanmayacağı güvenli bir alan yaratmak esastır. Bu, danışanın aktarımını daha rahat bir şekilde ortaya koymasına ve üzerinde çalışmasına olanak tanır.
* Empati ve Anlayış: Terapistin, danışanın hissettiği olumsuz duyguları anlamaya çalışması ve empati kurması, aktarımın şiddetini azaltabilir. Bu, danışanın "Anlaşıldım" hissini güçlendirir.
* İlişkiyi Yeniden Yapılandırma: Aktarımın çözümlenmesi, terapötik ilişkinin yeniden yapılandırılmasına yol açar. Danışan, terapistini geçmişteki olumsuz figürlerden ayırmayı öğrenir ve terapist ile daha gerçekçi bir ilişki kurabilir.
* Danışanın Kendi İçgörüsünü Geliştirmesi: Amaç, danışanın kendi aktarım örüntülerini fark etmesini ve bu örüntülerin kendi hayatını nasıl etkilediğini anlamasını sağlamaktır. Bu içgörü, danışanın gelecekteki ilişkilerinde daha sağlıklı seçimler yapmasına yardımcı olur.
Olumsuz Transferin Terapötik Süreçteki Önemi
Aslında, olumsuz transferin varlığı, terapinin ilerlemesi için bir fırsat olarak görülebilir. Deneyimlerime göre, olumsuz aktarımla başarılı bir şekilde yüzleşmek ve bunu çözmek, danışanın en derinlemesine iyileşme potansiyelini ortaya çıkarır. Bu süreçte danışan, geçmişteki ilişkilerinden getirdiği yükleri bırakmayı, daha sağlıklı başa çıkma mekanizmaları geliştirmeyi ve kendisiyle daha olumlu bir ilişki kurmayı öğrenir. Bu nedenle, olumsuz transfer, bir engel olmaktan çok, derinlemesine bir iyileşme yolculuğunun önemli bir parçasıdır.