Türk halk müziğinde kullanılan yaylı çalgılar nelerdir?

Türk Halk Müziğinde Yaylı Çalgılar: Seslerin Kökleri

Türk halk müziğinin o sıcak, içine işleyen tınılarını duyunca aklına ne gelir? Çoğumuzun zihninde bir keman sesi canlanabilir, ama işin aslı biraz daha derin. Deneyimlerime göre, bu toprakların müziğinde yaylı çalgıların köklü bir yeri var ve aslında düşündüğünden daha fazlası var bu işin altında.

  1. Kemanın Anadolu'daki İzleri: Yaylıların Sultani

Türk halk müziğinde yaylıların "sultani" dediğimizde akla ilk gelen elbette keman. Ama bizim kemanımız, batı klasik müziğindeki haliyle aynı değil. Yüzyıllardır Anadolu'da yaşayan keman, bizim dokumuzla yoğrulmuş. Hatta kökenlerine baktığında, MÖ

  1. yüzyıla dayanan Hunlara ait “güğüm” veya Moğollara ait “morin huur” gibi benzer yaylı çalgıların torunu olduğunu da görebilirsin. Anadolu'ya gelişi ise muhtemelen Selçuklular dönemine denk geliyor.

* Nasıl Farklılaşıyor? Bizim kemanlar genelde daha ince, tiz bir tona sahip. Yay tutuşu ve çalma teknikleri de farklı. Örneğin, batı müziğindeki gibi sürekli vibrato yerine, bizim türkülerimizde daha keskin, vurgulu notalar duyulur. Arşe hareketleri daha yumuşak ve nefeslidir adeta. Bu, müziğin ruhuna işleyen o yanık, içli sesi veriyor.

* Ne Zaman Duyarsın? Türkülerde, bozlaklarda, ağıtlarda kemanın sesini sıkça duyarsın. Özellikle Abdallık geleneğinde keman, bağlama gibi başrol oyuncularından biri. “Kesik çığlık” dediğimiz o keskin makamsı yürüyüşler, kemanla bambaşka bir boyut kazanır.

  1. Kemençe: Karadeniz'in Kükreyen Sesi

Karadeniz denince akla horon, köpük gibi şeyler gelse de, oranın en vurucu sesi kemençe. Trabzon, Rize, Artvin yörelerinin olmazsa olmazı bu küçük ama sesi gür çalgı. Batı kemanından hem görünüş hem de ses olarak oldukça farklı. Genellikle tek parça ahşaptan yapılır ve altı adet teli bulunur.

* Ses ve Çalım Tarzı: Kemençenin sesi daha bas, tok ve yankılıdır. Yay tutuşu ve çalma tekniği de tamamen kendine özgüdür. Vurmalı çalgılarla (davul, zil) eşlik edildiğinde o coşkulu Karadeniz havasını yakalarsın. Bazen sadece kemençenin kendi tınısıyla bile bir hüzün, bir özlem duyulabilir.

* Ne Zaman Duyarsın? En çok Karadeniz türkülerinde ve oyun havalarında duyarsın. Horonların olmazsa olmazıdır. Sadece müzik olarak değil, bir kültürel sembol olarak da kemençe, Karadeniz insanının yaşam biçimini, coşkusunu ve direncini yansıtır.

  1. Kabak Kemane: Anadolu'nun Derin Nefesi

Bu çalgının adını duyunca şaşırabilirsin ama kabak kemane, Türk halk müziğinin en eski ve belki de en otantik seslerinden biri. Adından da anlaşılacağı gibi, kabaktan yapılan bir gövdesi ve üzerine gerilmiş derisiyle en ilkel yaylı çalgılardan sayılıyor.

* Görünüşü ve Sesi: Genellikle bir veya iki telli olur. Telleri bir yaya bağlayıp kabak gövdesine sürterek çalınır. Sesi boğuk, derinden gelen, adeta bir inilti gibidir. Bu sesiyle bazen bir ozanın yalnızlığını, bazen de bir topluluğun ortak hüznünü anlatır.

* Nerelerde Karşılaşırsın? Daha çok Orta Anadolu ve Doğu Anadolu'nun köylerinde, eskiden ozanların elinde görürdün. Günümüzde yaşatılmaya çalışılan geleneksel müziklerde, özellikle bazı sanatçıların repertuarında rastlayabilirsin. Bu çalgının sesi, adeta toprağın ve zamanın sesidir.

  1. Diğer Yaylılar ve Enstrümanlar

Elbette bu üçlüyle sınırlı değil. Türk halk müziği evrimleştikçe, farklı bölgelerden etkileşimler de olmuştur. Örneğin, bazı bölgelerde yayla çalınan lavta benzeri enstrümanlar da görülebilir. Ancak genel olarak keman, kemençe ve kabak kemane, Türk halk müziğinde yaylıların en bilinen ve en köklü temsilcileridir.

Eğer bu çalgıları daha iyi anlamak istersen, yapabileceğin en iyi şey dinlemek. Farklı yörelerden sanatçıların kayıtlarını bulup karşılaştırmalı dinleyebilirsin. Mesela, Karadeniz kemençesi için özellikle Selahattin Yılmaz, Ekin Koç gibi isimlerin kayıtlarına bakabilirsin. Keman için ise Muzaffer Sarısözen’in derlemelerindeki keman yorumları sana fikir verecektir. Kabak kemane için ise enstrümanı yaşatan günümüzdeki sanatçıları araştırabilirsin. Bu çalgıların sesindeki o samimiyeti, o derinliği yakalamak için tek yol, kulak vermek.