17 yy Yapılan Islahat Hareketleri neden başarısız oldu?
- Yüzyıl Osmanlı Islahatları Neden Tutmadı?
Osmanlı'da
- yüzyıl, devlete nefes aldırmak, eski gücüne kavuşturmak için ciddi çabaların gösterildiği bir dönemdi. Padişahlar, vezirler akılcı çözümler aramış, Batı'daki gelişmeleri yakından takip etmeye çalışmışlardı. Ama maalesef bu çabalar beklenen sonuçları vermedi. Neden mi? Gelin deneyimlerime dayanarak bu işin aslını konuşalım.
- Köhneleşmiş Bürokratik Yapı ve Direniş
En büyük sorunlardan biri, devletin omurgasını oluşturan bürokrasinin artık yeni şartlara ayak uyduramamış olmasıydı. Yüzyıllardır aynı yöntemlerle işleyen, çıkar ağlarıyla örülmüş bir sistem düşün. İşte
- yüzyılda karşılaştığımız durum buydu.
- Saray ve Çevresinin Çıkarları: Saraydaki yüksek rütbeli memurlar, ulema ve yeniçeri ağaları gibi gruplar, mevcut düzenin kendilerine sağladığı avantajları kaybetmek istemiyorlardı. Islahat hareketleri, bu kesimlerin gücünü ve gelirini tehdit ediyordu. Örneğin, Orhan Gazi döneminden beri var olan "devşirme" sistemi, zamanla bozulmuş, hatta paralı askerliğe dönüşerek hem maliyeyi sarsmış hem de asker ocağını politik bir araç haline getirmişti. Bu durum, devşirme kökenli sipahilerin bile yeni sisteme karşı direniş göstermesine neden olabiliyordu.
- Atamaların Liyakate Değil, Rüşvete Dayanması: Önemli makamlara gelen kişilerin bilgi ve becerisinden çok, rüşvet verip vermediği belirleyici oluyordu. Bu da adil bir yönetimi imkansız kılıyordu. Celali İsyanları gibi büyük toplumsal olayların ardında da bu yozlaşmanın büyük payı vardı. Anadolu'daki halk, ağır vergiler ve adaletsiz yönetimden bıkıp isyan ediyordu.
- Bürokrasinin Yavaşlığı ve Dirençlilik: Yeni bir karar alındığında bile, bu kararın hayata geçirilmesi yıllar alabiliyordu. İstenmeyen bir durum olduğunda, kararlar kasıtlı olarak geciktirilir, "unutulduğu" söylenir veya uygulanmazdı. Bu durum, reformların gücünü tamamen emiyordu.
Öneri: Bir devlette köklü değişiklik yapmak istiyorsan, öncelikle o devleti ayakta tutan yapıların (bürokrasi, ordu, ulema) içindeki direnişi kırmak zorundasın. Bu da ancak gücün merkezileşmesi, liyakatin ön plana çıkarılması ve çıkar gruplarının etkisiz hale getirilmesiyle olur. Osmanlı'da bu yapısal reformlar hep eksik kaldı.
- Yüzeysel ve Kapsamlı Olmayan Reformlar
Yapılan ıslahatlar genellikle sorunun temelini değil, belirtilerini gidermeye yönelikti. Yani, hastalığın köküne değil, sadece görünen semptomlarına ilaç sürülmeye çalışılıyordu.
- Ekonomik Sorunların Temel Nedenleri Göz Ardı Edildi: Avrupalılar Coğrafi Keşifler ile yeni ticaret yolları bulmuş, Osmanlı'nın eski ekonomik gücü zayıflamaya başlamıştı. Kapitülasyonlar, yani yabancı devletlere verilen ticari ayrıcalıklar, zamanla Osmanlı ekonomisini iyice çökertti. Ancak yapılan ıslahatlarda, bu kapitülasyonların kaldırılması veya sınırlandırılması gibi radikal adımlar yerine, geçici vergi düzenlemeleri yapıldı. 1699 Karlof Antlaşması sonrası kaybedilen topraklar ve Artı Gümrük vergilerinin kaldırılması, Osmanlı ekonomisini daha da zorladı.
- Askeri Reformlar Yetersiz Kaldı: Yeniçeri Ocağı'nın ıslahı hep gündemdeydi ama sonuç alınamadı. Köprülü Fazıl Ahmet Paşa gibi bazı vezirler Yeniçeri'yi disiplin altına almaya çalışsa da, bu geçici çözümlerle kaldı. Sık sık yapılan yeniçeri isyanları, ordunun zaten ne kadar bozulduğunu gösteriyordu. Örneğin, IV. Murat'ın birkaç sene içindeki isyanları bastırması, sorunun kökünden çözülmediğini, sadece bastırıldığını gösteriyordu.
- Eğitim Sistemindeki Gerilik: Batı'da bilim ve teknoloji hızla ilerlerken, Osmanlı'da eğitim hala medreselere dayanıyordu. Bilimsel gelişmelerin ülkeye girmesi, yeni tekniklerin öğrenilmesi için yeterli bir zemin yoktu. Bu durum, askeri ve ekonomik reformların bile tam anlamıyla başarıya ulaşmasını engelliyordu.
Öneri: Bir sorunu çözmek istiyorsan, o sorunun kaynağına inmelisin. Sadece yaprakları budamakla ağaç büyümez, köklerine su vermek gerekir. Osmanlı'da da sorunların köküne inen, bütüncül reformlar yapılmadı. Sadece yapboz parçalarını değiştirmeye çalıştılar.
- Süreklilik ve İstikrar Eksikliği
Bir reformun başarılı olması için sürekliliğin olması şart. Bir padişah bir şeyi başlattığında, sonraki padişahın da aynı politikayı sürdürmesi gerekir. Ancak Osmanlı'da durum böyle değildi.
- Sık Değişen Padişahlar ve Vezirler:
- yüzyılda Osmanlı tahtında sık sık değişiklikler oldu. Her yeni padişahın veya vezirin kendi "reform" anlayışı olabiliyordu. Bu da devlet politikalarında istikrarsızlığa yol açıyordu. Örneğin, Genç Osman (II. Osman) Yeniçeri'yi kaldırmak gibi radikal bir fikirle geldi ama kendi hayatıyla ödedi. Sonrasında gelen padişahlar bu fikirleri sürdürmedi.
- Devlet Adamlarının Kısa Süreli Görevleri: Önemli görevlere gelen devlet adamlarının görev süreleri genelde kısaydı. Bir reformun oturması, meyvelerini vermesi için yıllar gerekirken, bazı vezirler birkaç ay içinde görevden alınıyordu. Bu da reformların yarım kalmasına neden oluyordu.
- Dış Etkenler ve Savaşlar: Osmanlı Devleti,
- yüzyıl boyunca da sürekli savaş halindeydi. Yeniçeri isyanları, Celali İsyanları gibi iç sorunlar da cabası. Bu kadar iç ve dış sorunla uğraşan bir devletin, reformlara yeterince odaklanması ve bunları sürdürmesi pek mümkün değildi. Mesela, uzun süren IV. Murat dönemi bile savaşlarla geçmişti ve asıl yapısal reformlar için yeterli zamanı bulamamıştı.
Öneri: Bir projeyi veya reformu hayata geçirdiğinde, onun bitene kadar arkasında durmalısın. Dönemsel heveslere kapılıp işleri yarım bırakırsan, hiçbir zaman istediğin sonuca ulaşamazsın. Osmanlı'da da bu süreklilik ve istikrar ruhu tam olarak yakalanamadı.
Özetle,
- yüzyıl ıslahatlarının başarısızlığının ardında yatan temel nedenler; köhnemiş bürokrasi, yüzeysel çözümler ve süreklilik eksikliğidir. Bu faktörler bir araya geldiğinde, iyi niyetli çabalar bile maalesef hedefe ulaşmakta zorlanmıştır.