Titreşime bağlı meslek hastalıklarının yükümlülük süresi ne kadardır?
Titreşime Bağlı Meslek Hastalıklarının Yükümlülük Süresi: Bilmen Gerekenler
Titreşim, iş hayatında sağlığını ciddi şekilde tehdit edebilecek bir faktör. Özellikle el-kol veya tüm vücut titreşimine maruz kalan işçilerde ortaya çıkan meslek hastalıklarının yükümlülük süresi, yani hastalığın oluşumunda etkili olan maruziyetin görüldüğü son tarih ile hastalığın teşhis edildiği tarih arasındaki zaman dilimi, senin için önemli bir konu. Bu sürenin net olarak bilinmesi, haklarını araman ve gerekli önlemleri alman açısından kritik. Deneyimlerime göre bu konu biraz kafa karıştırıcı olabiliyor, bu yüzden sana net bilgiler vermeye çalışacağım.
- Yükümlülük Süresi Nedir ve Neden Önemlidir?
Hukuki olarak yükümlülük süresi, bir zararın meydana gelmesinde etkili olan eylemin sona ermesi ile zararın öğrenilmesi veya öğrenilmesinin beklenebileceği zaman arasındaki süreyi ifade eder. Titreşime bağlı meslek hastalıklarında bu, genellikle titreşimli aletle çalışmaya başladığın son gün ile hastalığının teşhis edildiği gün arasındaki süredir. Bu sürenin belirlenmesinde en önemli etken, hastalığın ortaya çıkış süresidir. Titreşimin vücutta yarattığı hasarlar genellikle zamanla birikir ve belirtiler hemen ortaya çıkmayabilir. Bu nedenle yükümlülük süresi, hastalığın vücutta belirginleşmesiyle doğrudan ilişkilidir.
Örnek vermek gerekirse: Diyelim ki bir inşaat işçisisin ve 10 yıl boyunca el-kol titreşimi yapan bir makineyle çalıştın. Sonra başka bir işe geçtin ve 3 yıl boyunca titreşime maruz kalmadın. Eğer bu 3 yılın sonunda elinde veya kolunda titreşimden kaynaklanan bir rahatsızlık (örneğin Raynaud sendromu veya karpal tünel sendromu gibi) tespit edilirse, bu hastalığın yükümlülük süresi içinde değerlendirilmesi yani 3 yıllık süre zarfında teşhis edilmiş olması gerekir. Eğer hastalık daha sonra ortaya çıkarsa, yani 3 yıllık süreyi aşarsa, bu durumun tespiti ve tazminat süreçleri daha karmaşık hale gelebilir.
- Yükümlülük Süresini Etkileyen Faktörler ve Yasal Düzenlemeler
Titreşime bağlı meslek hastalıkları için belirlenmiş kesin bir yükümlülük süresi olmasa da, bu tür hastalıkların tespiti ve tazmini konusunda genel bir çerçeve mevcuttur. Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü ve ilgili diğer mevzuatlar, meslek hastalıklarının tanımlanması ve bildirilmesi süreçlerini düzenler. Deneyimlerime göre, bu süreler hastalığın niteliğine, maruziyetin yoğunluğuna ve kişinin bireysel hassasiyetine göre değişiklik gösterebilir. Ancak genel kabul gören yaklaşım, hastalığın oluşumunda etkili olan son maruziyet tarihinden itibaren belirli bir makul süredir.
Bazı ülkelerde ve sektörlerde bu süreler daha net belirlenmiş olabilir. Örneğin, Avrupa Birliği’nde el-kol titreşimi için önerilen maruziyet limitleri ve bu limitlerin aşılması durumunda ortaya çıkabilecek hastalıklar için bildirim süreleri üzerine çalışmalar bulunmaktadır. Türkiye'de bu süreler genellikle hastalığın kendisi ve tıbbi raporlarla belirlenir. Bir SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu) iş kazası ve meslek hastalığı tespitinde, işin niteliği ve maruziyetin süresi gibi faktörler göz önünde bulundurulur.
Pratik bir öneri: Eğer titreşime maruz kaldığın bir işte çalıştıysan ve sonrasında bir sağlık sorunu yaşadığını düşünüyorsan, ilk yapman gereken şey bu durumu bir işyeri hekimine veya bir üniversite hastanesinin ilgili bölümüne (örneğin Ortopedi, Nöroloji veya Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon) danışmak olmalı. Doktorun, hastalığın mesleki etkileşimini değerlendirecektir.
- Titreşimin Neden Olduğu Hastalıklar ve Belirtileri
Titreşim, vücutta bir dizi hasara yol açabilir. Bunların başında el-kol titreşimine bağlı olarak:
- Vibrasyonel Purpura (Raynaud Sendromu): Parmaklarda soğuğa veya titreşime maruz kaldığında beyazlaşma, uyuşma ve karıncalanma ile kendini gösterir. İleri durumlarda morarma ve ağrı da görülebilir.
- Karpal Tünel Sendromu: El bileğindeki sinirin sıkışması sonucu oluşan bir durumdur. El ve parmaklarda uyuşma, karıncalanma ve güçsüzlük yapar.
- Sinir Hasarı: Titreşim, periferik sinirlerde hasara yol açarak his kaybına, güçsüzlüğe ve ağrıya neden olabilir.
- Kas ve İskelet Sistemi Sorunları: Eklemlerde ağrı, sertlik ve hareket kısıtlılığı gibi şikayetler de görülebilir.
Tüm vücut titreşimine maruz kalanlarda ise bel ağrıları, omurga sorunları, sindirim sistemi rahatsızlıkları ve hatta denge sorunları gibi şikayetler ortaya çıkabilir. Bu belirtileri yaşıyorsan, bunları hafife alma. Özellikle uzun süreler boyunca titreşimli aletlerle çalıştıysan, bu belirtiler mesleki bir hastalığın habercisi olabilir.
- Haklarını Bilmek ve Yapılması Gerekenler
Eğer titreşime bağlı bir meslek hastalığı teşhisi konulursa, bu durumun SGK'ya bildirilmesi ve gerekli işlemlerin başlatılması önemlidir. Bu süreçte aşağıdaki adımları izleyebilirsin:
- Doktor Raporu: Hastalığının mesleki etkileşimini gösteren detaylı bir doktor raporu alman çok önemli. Bu rapor, hastalığının titreşimle bağlantısını kanıtlayacaktır.
- SGK Başvurusu: Aldığın raporla birlikte SGK'ya başvurarak meslek hastalığı kaydı yaptırmalısın. Bu başvuru, gerekli incelemelerin ve maaş bağlanması gibi hakların için ilk adımdır.
- İşverenin Sorumluluğu: İşverenlerin, çalışanları titreşim gibi zararlı etkenlerden korumak için gerekli önlemleri alma yükümlülüğü vardır. Bu önlemler arasında titreşimi azaltan ekipmanların sağlanması, çalışma sürelerinin düzenlenmesi ve periyodik sağlık kontrolleri yer alır. Eğer bu önlemler alınmamışsa, işveren kusurlu olabilir ve bu durum tazminat süreçlerinde önemli bir etken teşkil eder.
- Hukuki Danışmanlık: Süreçler karmaşık olabileceğinden, bir iş hukuku avukatından destek almak, haklarını en doğru şekilde kullanmana yardımcı olacaktır.
Unutma, sağlığın her şeyden önce gelir. Titreşim maruziyetin varsa ve belirtiler yaşıyorsan, bu konuda bilgi sahibi olmak ve gerekli adımları atmak senin elinde.