Milletler Cemiyetine kimler katıldı?
Milletler Cemiyeti'ne Kimler Katıldı? Gerçekler ve Merak Ettiklerin...
Milletler Cemiyeti’nin kuruluş amacı belliydi: Bir daha böyle bir dünya savaşı yaşanmasın. Peki, bu tarihi adıma kimler destek verdi, kimler yanımızda durdu? Gelin, o döneme bir göz atalım, kimin elini sıkmışız, kimin uzaktan izlemişiz, anlayalım.
İlk Katılımcılar ve Çekirdek Kadro
Milletler Cemiyeti'nin temelleri, I. Dünya Savaşı’nın sonunda imzalanan Versay Antlaşması ile atıldı. Bu antlaşma, aynı zamanda Cemiyet'in tüzüğünü de içeriyordu. Yani savaşın mağdurları ve galipleri bir araya gelip, "Artık yeter!" demişlerdi. İlk başta, antlaşmayı imzalayan 44 devlet Cemiyet'in kurucu üyeleri arasındaydı. Bunların arasında Britanya İmparatorluğu, Fransa, İtalya, Japonya gibi dönemin büyük güçleri başı çekiyordu. Amerika Birleşik Devletleri de tasarıyı desteklemiş olsa da, kendi Senatosu'nun onayını alamadığı için maalesef katılmadı. Bu, Cemiyet için büyük bir kayıptı, tecrübelerime göre böylesine küresel bir oluşumda tüm büyüklerin aynı masada olması çok kritik.
Büyüyen Aile: Katılımın Artışı ve Düşüşü
Başlangıçta 44 devletle yola çıkan Cemiyet, zamanla üye sayısını artırdı. En yüksek üye sayısına 1930'ların ortalarında, yaklaşık 58-60 civarında bir rakama ulaştı. Bu süreçte Almanya, Sovyetler Birliği ve Türkiye gibi önemli ülkeler de Cemiyet’e katıldı. Türkiye'nin katılımı özellikle önemliydi, çünkü yeni kurulan genç bir cumhuriyet olarak uluslararası alanda yerini alıyordu. Ancak, katılımların yanı sıra ayrılıklar da yaşandı. Japonya, Almanya ve İtalya gibi önemli ülkeler, farklı siyasi sebeplerle Cemiyet'ten çekildiler. Bu ayrılıklar, Cemiyet’in etkinliğini zamanla zayıflattı.
Kimler Neden Katılmadı veya Ayrıldı?
Milletler Cemiyeti’ne katılmayanlar veya sonradan ayrılanlar da epey fazlaydı. En belirgin örnek Amerika Birleşik Devletleri. Dünya savaşından yorgun çıkan ABD’nin iç kamuoyunda uluslararası örgütlere katılmaya sıcak bakılmıyordu. Bu durum, Milletler Cemiyeti’nin en başından itibaren en büyük zayıflıklarından biri oldu. Benzer şekilde, başlangıçta Sovyetler Birliği de dışlandığı için üye olamadı, daha sonra katılması ise geç oldu. Almanya ve Japonya gibi ülkelerin ayrılması ise, onların yayılmacı politikaları ve Cemiyet’in temel ilkeleriyle çatışmasından kaynaklanıyordu. Tecrübelerime göre, bir oluşumun gücü, üyelerinin ortak değerlere ne kadar bağlı olduğuna ve büyük oyuncuların ne kadar istekli olduğuna bağlıdır. Milletler Cemiyeti’nde bu dengeyi kurmakta zorlandı.
Eğer böyle bir örgütün ne gibi zorluklarla karşılaştığını merak ediyorsan, işte sana birkaç pratik ipucu: Milletler Cemiyeti'nin kararları genellikle oy birliği ile alınıyordu. Düşünebiliyor musun, 50-60 ülkenin her birinin "evet" demesi gerekiyordu! Bu, pratikte birçok kararın alınmasını imkansız hale getiriyordu. Ayrıca, Cemiyet’in kendi ordusu yoktu. Bir anlaşmazlık çıktığında, üyelerin gönüllü olarak asker göndermesini beklemek durumundaydı, bu da her zaman işe yaramıyordu. Bu nedenle, uluslararası işbirliği yapan herhangi bir oluşumda esnek karar mekanizmaları ve yaptırım gücü geliştirmek hayati önem taşır.