Mandacılık nedir, inkılap tarihi?
İçindekiler
Türk İnkılap Tarihi'nin önemli ve tartışmalı konularından biri olan mandacılık, özellikle Milli Mücadele döneminde gündeme gelmiş bir kavramdır. Peki, mandacılık nedir ve bu fikir neden ortaya çıkmıştır? Gelin, bu sorunun cevabını daha yakından inceleyelim.
Mandacılık Düşüncesinin Kökenleri
Mandacılık fikri, I. Dünya Savaşı'nın ardından Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasıyla ortaya çıkmıştır. Savaş sonrasında galip devletler, yenilen devletlerin topraklarını paylaşmaya başlamışlardır. Bu dönemde bazı Osmanlı aydınları ve devlet adamları, ülkenin tamamen işgal edilmesini engellemek veya bağımsızlığını korumak amacıyla büyük devletlerin (özellikle İngiltere ve ABD) himayesine girmeyi düşünmüşlerdir. Amaç, güçlü bir devletin "mandası" altına girerek ülkeyi kalkındırmak ve modernleştirmekti.
Mandacılık ve Wilson İlkeleri
Bu düşüncenin temelinde, ABD Başkanı Woodrow Wilson'un ortaya koyduğu Wilson İlkeleri yatmaktadır. Bu ilkeler, savaş sonrası dünyada ulusların kendi kaderlerini tayin etme hakkını savunuyordu. Ancak, bazı çevreler bu ilkelerin zayıf devletler için bir tür "vesayet" anlamına gelebileceğini düşünmüşlerdir. Bu nedenle, mandacılık fikri, bazı Türk aydınları arasında destek bulmuştur. Ancak, bu destek sınırlı kalmış ve Milli Mücadele'nin lider kadrosu tarafından kesinlikle reddedilmiştir.
Milli Mücadele ve Mandacılığa Reddiye
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, tam bağımsızlık ilkesini benimseyerek mandacılık fikrine şiddetle karşı çıkmışlardır. Onlara göre, bağımsızlık, bir milletin kendi kaderini kendi eline alması anlamına geliyordu ve başka bir devletin himayesi altına girmek, bu ilkeye tamamen aykırıydı. Milli Mücadele'nin başarıya ulaşmasıyla birlikte, mandacılık fikri Türk siyasi hayatından tamamen silinmiştir.
Mandacılık tartışmaları, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesini ve tam bağımsızlık ilkesinin önemini anlamamız açısından büyük önem taşır. Milli Mücadele ruhu, bu türden dış müdahale ve bağımlılık düşüncelerine karşı her zaman uyanık olmayı gerektirir.