Makber hangi edebî döneme aittir?
İçindekiler
Makber, Türk edebiyatının önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir ve yayımlandığı dönem, eserin hangi edebî akıma dahil olduğunu belirlemede kilit rol oynar. Peki, Makber hangi edebi döneme aittir ve bu eseri bu kadar özel kılan nedir?
Makber ve Edebî Dönemi
Makber, 19. yüzyılın sonlarında, Recaizade Mahmut Ekrem tarafından yazılmıştır. Bu dönem, Türk edebiyatında Servet-i Fünun döneminin hemen öncesine denk gelir. Dolayısıyla Makber, Servet-i Fünun edebiyatına bir geçiş eseri olarak kabul edilebilir. Recaizade Mahmut Ekrem, hem Divan edebiyatı geleneğinden beslenmiş hem de Batı edebiyatının etkilerini taşıyan yenilikçi bir şairdir. Bu nedenle eserde, eski ve yeni edebiyat anlayışlarının izlerini görmek mümkündür.
Servet-i Fünun'un Etkileri
Servet-i Fünun dönemi, Türk edebiyatında batılılaşma hareketinin hız kazandığı ve bireysel duyguların ön plana çıktığı bir dönemdir. Makber de bu dönemin özelliklerini taşır. Eserde, şairin eşini kaybetmesinin ardından duyduğu derin acı ve ölüm teması işlenir. Bu, Servet-i Fünun şairlerinin sıkça başvurduğu bir temadır. Ancak Makber, Servet-i Fünun'dan önce yazıldığı için, dil ve üslup açısından daha sade ve anlaşılırdır. Bu da eseri, hem dönemin özelliklerini taşıyan hem de kendine özgü bir yapısı olan bir eser haline getirir.
Makber'i Özel Kılan Nedir?
Makber'i Türk edebiyatında önemli bir yere taşıyan en önemli özelliği, şairin iç dünyasını samimi bir dille yansıtmasıdır. Recaizade Mahmut Ekrem, eşinin ölümü üzerine duyduğu acıyı, çaresizliği ve özlemi okuyucuya derinden hissettirir. Bu samimiyet, eserin günümüzde de okunmasını ve sevilmesini sağlar. Ayrıca, Makber, ölüm teması etrafında şekillenen derin felsefi sorgulamaları da içerir. Şair, ölümün anlamı, yaşamın geçiciliği gibi evrensel sorulara kendi penceresinden cevaplar arar. Bu da eseri, sadece bir ağıt olmaktan çıkarıp, düşündürücü ve etkileyici bir yapıt haline getirir.
Sonuç olarak Makber, Türk edebiyatında Servet-i Fünun dönemine geçişin önemli bir örneği olarak kabul edilir. Eserde, dönemin bireyselci ve duygusal temaları işlenirken, dil ve üslup açısından daha sade bir yaklaşım sergilenir. Bu da Makber'i, hem edebi değeri yüksek hem de geniş kitlelere hitap eden bir eser yapar.