Felsefe günlük hayata hitap eder mi neden?

Felsefe Günlük Hayata Dokunur mu? Neden?

Evet, felsefe günlük hayata sadece dokunmakla kalmaz, adeta ilmek ilmek işler. Belki de farkında olmadan her gün felsefe yapıyorsun. Düşünsene, sabah uyandığında "Bugün ne yapmalıyım?" sorusu bile bir eylemlilik felsefesinin başlangıcı sayılabilir. Ya da karşılaştığın bir sorunu çözerken uyguladığın mantık yürütme, "Bu doğru mu, yanlış mı?" sorgulaması, derin bir felsefi düşüncenin yansımasıdır.

  1. Karar Verme Süreçlerimiz ve Ahlaki İkilemler

Günlük hayatımız sayısız kararla dolu. Sabah hangi kıyafeti giyeceğinden tut, iş yerinde bir projeye hangi yönde ağırlık vereceğine kadar her karar bir tercihtir. Felsefe, işte bu tercihlerimizi neye göre yaptığımızı anlamamıza yardımcı olur. Örneğin, bir etik dersinde okuduğun utilitarianizm veya deontoloji gibi akımlar, bir durumun sonuçlarına mı odaklanacağını yoksa belirli kurallara mı uyacağını sorgulamanı sağlar.

Deneyimlerime göre, insanlar genellikle bir zor durumda kaldıklarında, en doğru eylemin ne olduğunu anlamak için kendi içlerinde bir ahlaki muhakeme yaparlar. Bu muhakeme, belki Kant'ın kategorik imperatifini bilmeden bile olsa, "Benim yaptığım bir eylem herkes için geçerli bir kural olabilir mi?" sorusunu sormaktır.

Pratik İpucu: Bir karar verirken kendini durdurup birkaç saniye düşün. Bu kararın uzun vadeli etkileri neler olabilir? Bu karar, senin değerlerinle ne kadar örtüşüyor? Bu basit sorular bile felsefi bir düşünce egzersizidir.

  1. Eleştirel Düşünme ve Bilgiye Yaklaşımımız

Bugün bilgiye ulaşmak çok kolaylaştı. İnternette her türlü bilgiye saniyeler içinde erişebiliyoruz. Ancak bu bilginin doğruluğunu, kaynağını ve amacını sorgulamak büyük önem taşıyor. İşte felsefe, tam da bu noktada devreye giriyor.

Epistemoloji, yani bilgi felsefesi, bize bilginin ne olduğunu, nasıl elde edildiğini ve ne kadar güvenilir olduğunu öğretir. Bir haber okuduğunda veya bir iddia duyduğunda, "Bu bilginin kaynağı nedir? Kanıtı var mı? Bu iddia ne kadar tutarlı?" gibi sorular sormak, eleştirel düşünmenin temelini oluşturur.

Somut Örnek: Sosyal medyada dolaşan bir "mucize tedavi" haberi gördüğünü varsayalım. Eğer bu haberi sorgulamadan kabul edersen, yanlış bir bilgiye inanmış olursun. Oysa felsefi bir yaklaşımla, bu bilginin bilimsel bir dayanağı olup olmadığını, güvenilir bir kaynaktan gelip gelmediğini araştırırsın. Bilimsel araştırmaların çoğu, belirli bir hipotezi test etmek için tekrarlanabilir deneylere dayanır. Eğer bu "mucize tedavi"nin arkasında böyle bir temel yoksa, şüpheci yaklaşmak felsefi bir davranıştır.

Pratik İpucu: Bir bilgiyle karşılaştığında hemen inanma. Kaynağını kontrol et, farklı kaynaklardan teyit etmeye çalış ve mantıksal tutarlılığını değerlendir. Bu, seni yanlış bilgilere karşı daha dirençli hale getirir.

  1. Anlam Arayışı ve Yaşamın Değeri

Hepimiz zaman zaman "Neden buradayım?", "Hayatımın anlamı ne?" gibi sorular sorarız. Bu sorular, varoluşsal felsefenin merkezinde yer alır. Felsefe, bu derin sorulara kesin cevaplar vermese de, bu arayış sürecinde bize rehberlik eder.

Stoacılık gibi felsefi akımlar, kontrol edemediğimiz şeyler yerine kontrol edebildiklerimize odaklanmamızı önerir. Örneğin, trafik sıkışıklığında sinirlenmek yerine, bu durumu değiştiremeyeceğini kabul edip sabırlı olmayı seçebilirsin. Bu, yaşamdaki zorluklarla başa çıkma biçimini doğrudan etkiler.

Somut Örnek: Birçok insan, kariyerlerinde belirli bir noktaya geldiklerinde veya kişisel bir kriz yaşadıklarında, "Yaptığım işin anlamı ne?" sorusuyla yüzleşir. Belki bir mühendis, sadece bir bina inşa etmek yerine, o binanın insanların hayatını nasıl kolaylaştırdığını düşünerek işine daha derin bir anlam katabilir. Bu, bireysel bir anlam yaratma sürecidir ve felsefe bu süreci besler.

Pratik İpucu: Hayatında sana keyif veren, sana iyi hissettiren ve senin için bir amaç ifade eden şeyleri belirlemeye çalış. Bu, hobiler, ilişkiler, öğrenme veya başkalarına yardım etme gibi pek çok farklı şey olabilir. Bu aktiviteler, yaşamına anlam katabilir.

Felsefe, soyut kavramlar yığını gibi görünse de, aslında yaşamımızın her anında, aldığımız her kararda, yaptığımız her sorgulamada karşımıza çıkar. Onu hayatından soyutlamak, aslında kendi düşünce süreçlerinden uzaklaşmak anlamına gelir.