Oysaki herkes öldürür sevdiğini kimin şiiri?

Oysaki Herkes Öldürür Sevdiğini Kimin Şiiri?

Oscar Wilde'ın "The Ballad of Reading Gaol" adlı eserinde yer alan "Yet each man kills the thing he loves" dizesi, edebiyat dünyasının en çarpıcı ve üzerine en çok düşünülen ifadelerinden biri. Bu söz, Türkçeye "Oysaki herkes öldürür sevdiğini" olarak çevrilmiş ve geniş kitlelerce bilinir hale gelmiş durumda. Bu dize, ilk duyulduğunda bir çelişki gibi dursa da, aslında insan psikolojisi ve ilişkilerindeki derin gerçekleri yansıtıyor.

Deneyimlerime göre, bu dizeyi tam olarak anlamak için Wilde'ın kendi yaşamındaki ve "The Ballad of Reading Gaol" adlı eserindeki bağlamı bilmek önemli. Wilde, bu şiiri hapsedildiği Reading Hapishanesi'nde, kendisi gibi idam cezasına çarptırılmış mahkumların hikayelerinden esinlenerek yazdı. Kendi hayatında da, onu sevenler (veya sevdiğini düşünenler) tarafından yapılan bazı eylemlerin, dolaylı da olsa ona zarar verdiğini deneyimlemişti. Bu durum, sevginin her zaman yapıcı bir güç olmadığını, bazen bilmeden de olsa yıkıcı olabileceğini gösteriyor.

Bu ifadeyi günümüz ilişkilerine uyarladığımızda, farklı boyutlarını görüyoruz:

  • Kontrol Arzusu ve Sevginin Boğuculuğu: Bazen sevdiğimiz kişiyi kontrol etme, onun adına kararlar alma, onu kendi istediğimiz kalıba sokma çabamız, aslında ona zarar verir. Bu, "senin için en iyisi bu" diyerek yapılan ama karşıdaki kişinin özgürlüğünü kısıtlayan müdahaleler olabilir. Örneğin, bir ebeveynin çocuğunun her adımını yönetmeye çalışması veya bir partnerin diğerinin sosyal çevresini kısıtlaması gibi durumlar, sevgi adı altında boğuculuk yaratır.
  • Beklentiler ve Hayal Kırıklığı: Karşımızdaki kişiden beklentilerimiz ve bu beklentilerin karşılanmadığında yaşadığımız hayal kırıklığı, sevginin ifade biçimini değiştirebilir. Beklentilerimiz yüksek olduğunda, en ufak bir hatada bile karşımızdaki kişiyi "cezalandırma" eğilimine girebiliriz. Bu, sözlü olarak küsmek, sessizce cezalandırmak veya eleştirilerle yıpratmak şeklinde olabilir. Örneğin, bir ilişkide maddi veya manevi bir beklentinin karşılanmaması, sevgi dolu bir iletişimi yerini kırgınlığa bırakabilir.
  • İletişimsizlik ve Anlaşılamama Kaygısı: Kendimizi tam olarak ifade edemediğimizde veya karşımızdaki kişi tarafından yanlış anlaşıldığımızda, sevgi bağımız zedelenebilir. Bu durum, karşıdaki kişinin "beni sevmiyor" veya "beni anlamıyor" demesine yol açabilir ki bu da dolaylı yoldan ilişkinin yıpranmasıdır. Açık ve dürüst iletişim kurmamak, "senin için bunu yapıyorum" derken aslında kendimizi tatmin etmeye çalışmak da sevgiyle yapılan bir yıkımdır.
  • Ego ve Kendi İhtiyaçları: Bazen, sevdiğimiz kişiye karşı duyduğumuz sevginin önüne kendi egomuzu, kendi ihtiyaçlarımızı koyabiliriz. Bu, örneğin, sevdiğimiz kişinin başarılı olmasını isterken, kendi başarısızlığımızla onu gölgede bırakmak istemediğimiz için bilinçsizce ona engel olmak gibi karmaşık durumlar yaratabilir. Ya da karşımızdaki kişinin ilgi odağı olmasını istemediğimiz için onun başarısını küçümseyebiliriz.

Peki, bu durumla başa çıkmak, sevginin yıkıcı değil, yapıcı bir güç olmasını sağlamak için neler yapabiliriz?

  • Empatiyi Derinleştirmek: Karşımızdaki kişinin yerine kendini koymaya çalışmak, onun duygu dünyasını anlamak en önemli adım. Sadece kendi bakış açımızdan değil, onun gözünden de dünyaya bakmaya çalışmalıyız.
  • Açık ve Dürüst İletişim: Duygularımızı, beklentilerimizi, kaygılarımızı açıkça ifade etmek, karşıdaki kişinin bizi daha iyi anlamasını sağlar. Sorunlar büyüyüp katlanmadan, küçükken çözmek, sevginin zarar görmesini engeller.
  • Beklentileri Yönetmek: Gerçekçi beklentiler belirlemek ve karşımızdaki kişiyi olduğu gibi kabul etmek, hayal kırıklıklarını azaltır. Hiç kimse mükemmel değil ve herkesin hataları olabilir.
  • Karşılıklı Saygı ve Özgürlük Alanı Tanımak: Sevgi, bireyselliği yok etmek değil, onu desteklemektir. Karşımızdaki kişiye kendi kararlarını verme, kendi ilgi alanlarını takip etme özgürlüğü tanımak, sevginin temel taşıdır.

Unutmamak gerekir ki, Wilde'ın bu dizesi bir mazeret değil, bir gözlemdir. Sevgi, karmaşık bir duygudur ve onu doğru yönetmek, bilinçli bir çaba gerektirir. Deneyimlerime göre, sevginin en saf halini yaşamak ve yaşatmak için bu inceliklere dikkat etmek büyük fark yaratır.