Basel-III uygulamalarına göre bankaların sermaye yeterlilik oranının en az yüzde kaç olması gerekir?

Basel III: Bankaların Sermaye Yeterlilik Oranı Nedir ve Neden Önemlidir?

Basel III uygulamalarına göre bankaların sermaye yeterlilik oranının en az %8 olması gerekiyor. Ama bu sadece kâğıt üzerindeki rakam. Deneyimlerime göre, bu oran bankaların küresel finansal krizler gibi beklenmedik durumlarda ne kadar dayanıklı olduğunu gösteren en temel gösterge. Düşünsene, banka dediğin, senin benim paramı tutan, kredi veren, ekonomik çarkların dönmesini sağlayan yer. Eğer bu yer sallanırsa, hepimiz etkileniriz. İşte bu yüzden sermaye yeterlilik oranı o kadar kritik.

Basel III, 2008 küresel finansal krizinden sonra daha sıkı kurallar getirdi. Amaç, bankaların daha fazla sermaye tutarak, beklenmedik zararları karşılayabilmelerini sağlamak. Bu sermaye, bankanın öz varlığı gibi düşünülebilir; yani bankanın kendi cebinden koyduğu para. Ne kadar çok öz varlığı olursa, o kadar güçlü olur.

Hangi Sermaye Türleri Hesaba Katılır?

Basel III'e göre sermaye yeterlilik oranını hesaplarken üç ana sermaye türü dikkate alınıyor:

  • Çekirdek Sermaye (Tier 1 Capital): Bu en sağlam sermaye türü. Bankanın en saf ve uzun vadeli sermayesi diyebiliriz. İçinde adi hisse senedi sermayesi, ihraç edilmiş adi hisse senetleri, tahakkuk etmiş karlar ve yedek akçeler gibi unsurlar bulunur. Kriz anında ilk feda edilecekler bunlar değil.
  • Ek Sermaye (Tier 2 Capital): Bu da önemli ama Tier 1 kadar sağlam değil. Örneğin, belirli türdeki uzun vadeli borçlanmalar ve yeniden değerleme fazlaları gibi unsurları içerir. Kriz durumunda ilk başvurulacaklar arasında değil ama yine de bankanın gücüne güç katar.
  • Destekleyici Sermaye (Tier 3 Capital - Yavaş Yavaş Terk Ediliyor): Aslında Basel III ile bu katman büyük ölçüde ortadan kaldırıldı veya daha sınırlı hale getirildi. Eskiden daha kısa vadeli ve daha riskli araçları kapsıyordu. Şimdilerde daha çok Tier 1 ve Tier 2'nin gücüne odaklanılıyor.

Peki, bankalar bu sermayeyi neye karşılık tutmalı? İşte burada da risk ağırlıklı varlıklar devreye giriyor.

Risk Ağırlıklı Varlıklar (RAV) Nedir ve Neden Önemlidir?

Bankaların sahip olduğu her varlık aynı riski taşımaz. Mesela devlet tahvili tutmakla, ipotekli konut kredisi vermek arasında risk farkı vardır. İşte risk ağırlıklı varlıklar, bu farklı riskleri hesaba katarak varlıkların değerini belirleyen bir sistem. Bankanın elinde ne kadar riskli varlık varsa, o kadar çok sermaye tutması gerekir.

Basel III'te bankaların:

  • Çekirdek Sermaye Yeterlilik Oranı (CET1 Ratio): En az %4.5 olmalı. Bu, bankanın en sağlam sermayesinin, en riskli varlıklarının %4.5'i kadar olması gerektiğini söylüyor.
  • Toplam Sermaye Yeterlilik Oranı (Total Capital Ratio): En az %8 olmalı. Bu da bankanın tüm sermayesinin (Tier 1 ve Tier 2'nin birleşimi), risk ağırlıklı varlıklarının en az %8'i kadar olması gerektiğini belirtiyor.

Ancak unutmamak lazım, bu minimum oranlar. Birçok ülke, yerel regülatörler ve bankaların kendi risk iştahlarına göre bu oranları daha yüksek tutması beklenir. Deneyimlerime göre, krize hazırlıklı olmak isteyen bankalar genellikle bu minimumların çok üzerinde bir sermaye bulundurur.

Peki, Sen Ne Yapabilirsin? Pratik Öneriler

Senin bir birey olarak bu oranlarla doğrudan bir işin olmasa da, bankaların sağlığı senin finansal güvenliğinle doğrudan ilgili. İşte sana birkaç pratik öneri:

  • Bankanı Araştır: Bankanın finansal raporlarını veya yıllık faaliyet raporlarını inceleyebilirsin. Genellikle bu raporlarda sermaye yeterlilik oranlarına da yer verilir. Bankanın ne kadar güçlü olduğunu görmek, paranı nereye emanet ettiğin konusunda sana bir fikir verebilir.
  • Farklı Bankaları Karşılaştır: Eğer birkaç bankada hesabın varsa, hangi bankanın daha güçlü bir sermaye yapısına sahip olduğunu anlamak için küçük bir karşılaştırma yapabilirsin. Tabii ki bu tek başına yeterli bir karar verme unsuru değil ama önemli bir gösterge.
  • Güvenilir Kaynakları Takip Et: Bankacılık sektörü, Merkez Bankası ve BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu) gibi kurumların duyurularını ve raporlarını takip etmek, genel ekonomik durum ve bankacılık sektörü hakkında sana güncel bilgiler sunar.
  • Bankacılık Sektörünün Genel Sağlığına Dikkat Et: Eğer genel olarak bankacılık sektörü zorlanıyorsa, bu bireysel bankaların sermaye oranlarını da olumsuz etkileyebilir. Ekonomi haberlerini takip etmek, bu konuda sana yardımcı olacaktır.

Özetle, Basel III kuralları bankaların daha sağlam olmasını sağlamak için getirildi. Sermaye yeterlilik oranları bu sağlamlığın temel bir göstergesi. En az %8 hedefi önemli bir referans noktası olsa da, bankaların gücü sadece bu rakamla sınırlı değil. Güçlü bir bankacılık sektörü, senin paranı güvende tutmanın yanı sıra, genel ekonominin istikrarı için de hayati önem taşır.