Mondros Ateşkes Antlaşması neden yapıldı?
Mondros Ateşkes Antlaşması: Neden imzalandı?
Mondros Ateşkes Antlaşması, Birinci Dünya Savaşı'nın artık Osmanlı İmparatorluğu için kaçınılmaz bir son olduğunun ilanıdır. Neden bu noktaya gelindiğini anlamak için savaşın gidişatına ve dönemin koşullarına bakmak gerekiyor.
Savaşın Kaybedildiği Gerçeği
Osmanlı İmparatorluğu, İttifak Devletleri safında savaşa girmişti. Ancak savaşın ilerleyen dönemlerinde, özellikle 1917'den itibaren, İttifak Devletleri'nin genel olarak bir çöküş süreci yaşadığı aşikardı. Rusya'da Bolşevik Devrimi olmuş ve Rusya savaştan çekilmişti. Ancak bu, Osmanlı için bir rahatlama sağlamadı. Batı Cephesi'nde Almanya da giderek zayıflıyordu.
Deneyimlerime göre, savaşın sonunda artık kaybedildiği apaçık ortadayken, bir ülkenin daha fazla direnmesi sadece daha büyük yıkıma yol açar. Osmanlı İmparatorluğu da bu durumdaydı. Ordular yıpranmış, ekonomik kaynaklar tükenmişti. Dışarıdan alınan destek de yetersiz kalıyordu.
İtilaf Devletlerinin Baskısı ve Fırsatçılığı
İtilaf Devletleri, savaşı kazanma noktasına geldiklerinde Osmanlı toprakları üzerinde gözleri olduğunu açıkça belli ediyordu. İşgal planları yapılmış, paylaşım haritaları çizilmişti. Mondros Mütarekesi, bu planların fiiliyata dökülmesinin önünü açan bir adımdı. Antlaşmanın maddeleri incelendiğinde, özellikle
- ve
- maddeler, İtilaf Devletleri'nin ileride toprak taleplerini meşrulaştıracak şekilde kaleme alınmıştı.
İç Durum ve Yorgunluk
Savaşın getirdiği yorgunluk, halk üzerinde büyük bir baskı oluşturuyordu. Cephelerde verilen şehitler, geri dönen gaziler, ekonomik sıkıntılar, halkın savaşma isteğini törpülemişti. Hükümetin de savaşın devam ettirilmesi konusunda bir iradesi kalmamıştı. Bu durumlar, bir ateşkes antlaşması yapılması yönündeki baskıyı artırıyordu.
Peki, Sen Ne Yapabilirdin?
Eğer o dönemde bir karar verici olsaydın, önünde birkaç seçenek olurdu:
- Savaşa devam etmek ve muhtemelen daha da büyük bir yenilgi ve işgalle karşılaşmak.
- Ateşkes yaparak durumu kontrol altına almaya çalışmak ve daha sonraki diplomatik süreçleri yönetmek.
Mondros Antlaşması, ikinci seçeneğin tercih edilmesidir. Bu, savaşı bitirmenin bir yoluydu, ancak bedeli ağırdı. Antlaşmanın imzalanmasıyla birlikte Anadolu'nun çeşitli bölgeleri İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmeye başlandı. Örneğin, 13 Kasım 1918'de İstanbul'a demirleyen İtilaf donanması, Boğaz'ı kontrol altına aldı.
Bu dönemdeki en önemli derslerden biri, ulusal direnişin ne kadar kritik olduğudur. Mondros sonrası başlayan işgaller, aslında Türk Kurtuluş Savaşı'nın fitilini ateşlemiştir. Eğer o günlerde bir umutsuzluk hakim olsaydı, belki de bugün bambaşka bir Türkiye olurdu. Bu yüzden, tarihi doğru anlamak, geleceği şekillendirmek için de önemlidir.