Sadabat Paktı nın amacı nedir?

Sadabat Paktı'nın Temel Amacı: Türkiye'nin Bölgesel Güvenlik ve İstikrar Arayışı

Sadabat Paktı, 1937 yılında Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında imzalanan ve Türkiye'nin o dönemdeki dış politika hedeflerini somutlaştıran önemli bir anlaşmadır. Deneyimlerime göre, bu paktın temel amacı, Türkiye'nin bulunduğu Orta Doğu coğrafyasında barışı ve güvenliği sağlamak, sınır komşularıyla iyi ilişkiler kurarak bölgesel bir istikrar havzası yaratmaktı. Bu, özellikle büyük devletlerin rekabet alanına dönüşmüş bir bölgede, Türkiye'nin kendi çıkarlarını koruması ve bölgesel dengeleri lehine çevirmesi açısından stratejik bir hamleydi.

  1. Bölgesel Güvenlik ve Saldırmazlık İlkesi

Sadabat Paktı, öncelikle bir saldırmazlık anlaşması olarak tasarlanmıştı. Paktın imzacısı olan devletler, birbirlerinin toprak bütünlüğüne ve siyasi bağımsızlığına saygı duyacaklarını taahhüt ediyorlardı. Bu, o dönemin koşullarında oldukça önemliydi. Büyük güçlerin bölgesel emelleri ve sınır anlaşmazlıklarının potansiyel olarak çatışmalara yol açabileceği bir ortamda, bu pakt bir güvenlik şemsiyesi görevi görüyordu.

* Somut Adımlar: Pakt, taraflar arasında olası anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözülmesini öngörüyordu. Bu, diplomatik kanalların aktif kullanılmasını ve sorunların savaşla değil, müzakerelerle çözülmesini teşvik ediyordu.

* Neden Önemliydi? O dönemde özellikle İtalya'nın habeşistan işgali ve Almanya'nın genişlemeci politikaları, Türkiye gibi yeni kurulan genç bir devlet için büyük bir tehdit oluşturuyordu. Sadabat Paktı, bu tehditlere karşı bir tür kolektif güvenlik anlayışı geliştirme çabasıydı. Türkiye, müttefikler bularak kendi savunma gücünü artırmayı ve olası saldırılara karşı caydırıcı bir faktör oluşturmayı hedefliyordu.

  1. Sınır Güvenliği ve İstikrarın Sağlanması

Paktın diğer bir temel amacı, imzacı devletlerin sınır güvenliğini sağlamaktı. Türkiye'nin İran, Irak ve Afganistan ile olan sınırları, hem tarihi hem de siyasi nedenlerle hassas bölgelerdi. Bu bölgelerde istikrarın sağlanması, iç karışıklıkların ve sınır ötesi güvenlik tehditlerinin önlenmesi açısından hayati önem taşıyordu.

* Komşularla İlişkiler: Pakt, Türkiye'nin özellikle İran ve Irak ile olan ilişkilerini güçlendirmeyi amaçlıyordu. Bu ülkelerin siyasi istikrarları ve toprak bütünlükleri, Türkiye'nin kendi güvenliği için doğrudan etkiliydi. Örneğin, o dönemde Irak'taki siyasi gelişmeler yakından takip ediliyor, İran ile iyi ilişkiler hem ekonomik hem de güvenlik açısından Türkiye'ye avantaj sağlıyordu.

* Pratik Etkisi: Pakt sayesinde sınır ihlalleri ve kaçakçılık gibi sorunlarla mücadelede ortak bir zemin oluşturulması hedefleniyordu. Bu tür işbirlikleri, hem sınır bölgelerinde yaşayan halkın güvenliğini artırıyor hem de devletlerin sınır kontrolünü daha etkin yapmasına olanak tanıyordu.

  1. Bölgesel İşbirliği ve Ortak Çıkarların Geliştirilmesi

Sadabat Paktı, sadece güvenlik odaklı bir anlaşma değildi; aynı zamanda bölgesel işbirliğini teşvik etmeyi de hedefliyordu. Ekonomik, kültürel ve siyasi alanlarda işbirliği, imzacı devletlerin ortak çıkarlarını geliştirecek ve bölgesel entegrasyonu sağlayacaktı.

* Ekonomik Boyut: Türkiye, pakt aracılığıyla özellikle İran ve Irak ile ticaretini artırmayı ve karşılıklı ekonomik bağımlılığı güçlendirmeyi amaçlıyordu. Bu, bölgesel ekonomik kalkınmaya katkı sağlayabileceği gibi, siyasi ilişkilerin de pekişmesine yardımcı olacaktı. Örneğin, o dönemde demiryolu bağlantıları gibi altyapı projeleri, bu işbirliğinin somut örnekleri olarak görülebilir.

* Kültürel ve Siyasi Yakınlaşma: Pakt, imzacı ülkeler arasındaki kültürel etkileşimi ve siyasi koordinasyonu da güçlendirmeyi amaçlıyordu. Ortak değerlerin vurgulanması ve bölgesel sorunlara karşı ortak tavırlar geliştirilmesi, bu işbirliğinin önemli bir parçasıydı. Bu, dış müdahalelere karşı ortak bir duruş sergileme potansiyeli taşıyordu.

Önerilerim: Tarihten Ders Çıkarma

Sadabat Paktı, günümüz için de dersler barındırıyor. Deneyimlerime göre, Türkiye'nin bölgesel güvenlik ve istikrarı sağlama çabaları, komşularıyla kurduğu güven ilişkilerine dayanır. Bugün de aynı prensiplerle, yani diplomasiyi öncelendirerek, karşılıklı saygı ve güven temelinde komşu ülkelerle ilişkileri geliştirmek, bölgesel refah ve güvenlik için en etkili yoldur. Sınır güvenliğini sağlamak, sadece askerî önlemlerle değil, aynı zamanda karşılıklı ekonomik ve kültürel işbirlikleriyle de mümkündür. Bölgesel barış, tek taraflı çabalarla değil, tüm tarafların ortak iradesiyle inşa edilir.