İnsan insanın kurdudur sözü kime aittir?

"İnsan insanın kurdudur" Sözü Kimin?

"İnsan insanın kurdudur" lafını duymayanımız yoktur, değil mi? Bu sözün kime ait olduğu konusunda bir karmaşa yaşanıyor aslında. Genellikle Thomas Hobbes ile ilişkilendirilir, özellikle onun ünlü eseri "Leviathan" ile. Ancak bu, tam olarak doğru değil. Hobbes, doğal durumda insanın kendi çıkarı peşinde koştuğunu ve bunun da bir tür savaş durumu yarattığını savunmuş olsa da, bu ifadeyi birebir kullanmamıştır. Kendi deneyimlerime göre, bu sözün kökenini daha gerilere, Antik Roma'ya kadar götürebiliriz. Latincede "Homo homini lupus est" şeklinde karşımıza çıkan bu deyiş, aslında filozof Plautus'un komedilerinden birinde geçer. Yani, Hobbes bu fikri popülerleştirmiş olsa da, ilk söyleyen o değildir.

Bu sözün bu kadar kalıcı olmasının sebebi, insan doğasının karanlık yanlarına dair keskin bir öngörü sunması. Tarihe baktığımızda, savaşlar, çatışmalar, birbirini sömürme örnekleri insanlık tarihi kadar eski. Sadece devletler arası değil, bireyler arasındaki ilişkilerde de bu tür bencilce ve yırtıcı davranışlara şahit oluyoruz. Örneğin, iş hayatında bir pozisyon için verilen amansız mücadeleler, veya kişisel ilişkilerde karşı tarafın zayıflıklarından faydalanma eğilimi bu sözün bir yansımasıdır. Yaşadığımız toplumsal olaylar da bize bu sözün boş olmadığını gösteriyor. Birçok insan, kendi çıkarı için başkalarına zarar vermekten çekinmiyor.

Peki, Bu Durumda Ne Yapmalı?

Eğer her insanın bir "kurt" potansiyeli taşıdığını düşünürsek, bu durum biraz ürkütücü olabilir. Ancak deneyimlerime göre, insan sadece bir "kurt" değildir. Bu söz, insanın sadece bir yönünü, belki de en ilkel ve en baskın olanını vurguluyor. Unutmamalıyız ki, insan aynı zamanda sevgi, fedakarlık, işbirliği ve empati gibi muazzam yeteneklere de sahip. Bu ikili doğayı anlamak ve yönetmek önemli.

Kendi adıma, bu sözle karşılaştığımda ilk düşündüğüm, kendimi koruma içgüdüsü oluyor. Evet, çevremizdeki bazı insanların niyetleri gerçekten de yırtıcı olabilir. Bu yüzden, sınırlarımızı belirlemek çok önemli. Hangi insanlara ne kadar güvenebileceğimizi, kimlerden uzak durmamız gerektiğini bilmek, kendimizi yıpranmaktan korur. Bu, insanlardan tamamen kopmak anlamına gelmez; akıllıca bir seçicilik ve mesafe koymaktır.

Diğer yandan, bu sözün bireyleri birbirine karşı kışkırtmaması gerektiğini düşünüyorum. Herkesi potansiyel bir tehdit olarak görmek, aslında kendi yalnızlığımızı ve güvensizliğimizi artırır. Önemli olan, karşımızdaki insanın da karmaşık bir yapıya sahip olduğunu bilerek, ona göre davranmaktır. Belki de bu, "kurt" tarafını kontrol altında tutabilen insanlar için daha kolaydır.

İlişkilerde Güven ve İletişim

Güven, insan ilişkilerinin temel taşıdır. Ve bu sözün gölgesinde, güven inşa etmek zorlayıcı olabilir. Deneyimlerime göre, şeffaf ve dürüst iletişim, güvenin temelidir. Karşımızdaki insana karşı ne hissettiğimizi, ne düşündüğümüzü açıkça ifade ettiğimizde, yanlış anlaşılmaların önüne geçeriz. Bu, bazen zorlayıcı olsa da, uzun vadede ilişkilerimizi sağlamlaştırır.

Örneğin, bir arkadaşınızla yaşadığınız bir sorunu dile getirmek yerine içinize attığınızda, bu sorun zamanla daha da büyür ve belki de bir "kurt" davranışına yol açacak bir patlamaya dönüşebilir. Ancak sorunu sakince ve yapıcı bir dille ifade ettiğinizde, hem kendinizi rahatlatır hem de arkadaşınıza durumu açıklama fırsatı verirsiniz. Bu, "kurt" dürtüsünü bir kenara bırakıp "insan" tarafıyla hareket etmektir.

Ayrıca, empati kurmak da çok önemlidir. Karşımızdaki insanın neden öyle davrandığını anlamaya çalışmak, onun bakış açısını görmeye çalışmak, "kurt" davranışlarının altında yatan korkuları, güvensizlikleri veya ihtiyaçları fark etmemizi sağlayabilir. Bu, her zaman affetmek anlamına gelmez ama durumu daha iyi anlamamıza yardımcı olur.

Kendini Tanımak ve Geliştirmek

Bu söz aynı zamanda kendimize dönüp bakmamız için de bir fırsat. Kendi içimizdeki "kurt" ile ne kadar barışık olduğumuzu düşünmek gerek. Kendi çıkarımızı ne kadar önceliklendiriyoruz? Başkalarına karşı ne kadar acımasız olabiliyoruz? Bu soruları sormak, kendimizi daha iyi anlamamızı sağlar.

Kendini tanımak, bireysel gelişim için kritik. Örneğin, öfke kontrolü konusunda sıkıntı yaşayan biri, bu sözü kendine bir hatırlatma olarak kullanabilir. Öfkesinin onu "kurt" gibi davranmaya ittiğini fark ettiğinde, bu dürtüyü yönetmek için adımlar atabilir. Bu, meditasyon yapmak, sakinleşme teknikleri öğrenmek veya bir uzmandan yardım almak gibi farklı yollarla olabilir. Kendi içimizdeki karanlık yanları kabul edip, onları kontrol altına almayı öğrenmek, bizi daha dengeli ve uyumlu insanlar yapar.

Deneyimlerime göre, kendi hatalarımızı kabul etmek ve bunlardan ders çıkarmak, gelişim için en önemli adımdır. Hepimiz hata yaparız, hepimiz zaman zaman "kurt" gibi davranabiliriz. Önemli olan, bu hatalardan öğrenmek ve daha iyi bir insan olmaya çalışmaktır.