Dinimizde tesadüf ne demek?

Dinimizde Tesadüf Kavramı

Dinimiz İslam'da "tesadüf" kelimesinin karşılığı, olayların sebepsiz yere, aniden ve plansızca meydana gelmesi düşüncesidir. Ancak İslam'a göre evrende hiçbir şey tesadüfen gerçekleşmez. Her olayın bir sebebi, bir hikmeti ve Allah'ın belirlediği bir kaderi vardır. Bu bakış açısı, hayatımıza anlam ve düzen getirir. Düşünsene, etrafımızdaki karmaşık canlılığı, güneşin doğuşunu, mevsimlerin değişimini... Bunların hiçbiri rastgele olamaz, değil mi?

Deneyimlerime göre, tesadüf kelimesini kullandığımız pek çok an aslında ilahi bir planın parçasıdır. Bazen bu planı hemen göremeyiz, ancak zamanla o olayın hayatımızdaki yerini ve önemini anlarız. Mesela, hiç beklemediğin bir anda karşılaştığın biri, sana yepyeni bir kapı açabilir. Bu, senin "tesadüf" olarak adlandırdığın bir durum olabilir, ama aslında Allah'ın senin için hazırladığı bir vesiledir.

Her Şeyin Bir Sebebi ve Hikmeti Vardır

Kur'an-ı Kerim'de pek çok ayet, evrenin bir düzen içinde yaratıldığını ve her şeyin Allah'ın bilgisi ve iradesi dahilinde gerçekleştiğini vurgular. Örneğin, Al-i İmran Suresi'nin

  1. ayetinde şöyle buyrulur: "Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler. 'Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi ateş azabından koru!' derler." Bu ayet, her yaratılanın bir amaç taşıdığını açıkça belirtir.

Allah’ın ilmi her şeyi kuşatmıştır. Peygamber Efendimiz (SAV) de bir hadisinde, "Her şeyin bir esası vardır. Dinin esası da tesbih (Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih etmek)tir. Kıyamet gününe kadar dünyada olacak her şey Levh-i Mahfuz'da yazılmıştır." buyurmuştur. Bu da gösteriyor ki, başımıza gelenler rastgele değildir. Yaşadığımız her olay, bir tohum gibi ekilmiş, zamanı geldiğinde meyvesini verecek bir sebebin sonucudur.

Hayatındaki zorluklar veya güzellikler de bu büyük planın bir parçasıdır. Belki bir sıkıntı seni daha güçlü kılmak, daha bilinçli davranmaya yöneltmek için verilmiştir. Veya bir fırsat, senin için daha hayırlı bir yola işaret etmek için sunulmuştur. Önemli olan, bu süreçlerde sabırlı olmak ve Allah'ın takdirine rıza göstermektir.

İmtihan Dünyası ve Sonsuzluk

Dünya hayatı, müminler için bir imtihan meydanıdır. Allah Teâlâ, kullarını çeşitli hallerle dener. Bu denemeler, hem bireysel gelişimimiz hem de ahiretteki derecemiz için önemlidir. Bir ayette şöyle buyrulur: "Andolsun ki sizi biraz korku, açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden bir eksiltme ile deneriz. Sabır gösterenleri müjdele." (Bakara, 2:155)

Yaşadığın her "tesadüf" olarak gördüğün olay, aslında senin bu imtihandaki bir sınav sorusudur. Bu sınavlardan nasıl geçtiğin, ne kadar sabırlı, ne kadar şükredici olduğun, geleceğini şekillendirecektir. Belki bir hata yaptın ve bunun sonucunda bir zorluk yaşıyorsun. Bu da bir imtihandır. Önemli olan, bu durumdan ders çıkarıp daha dikkatli olmaktır.

Pratik bir öneri olarak, hayatında olup bitenleri daha dikkatli gözlemlemeye çalış. Bir olay karşısında hemen "nasıl oldu böyle?" demek yerine, "bunun bana ne anlatmak istediği ne olabilir?" diye düşün. Belki karşındaki insan sana bir mesaj veriyor, belki bir durum seni bir şeyi yapmaktan alıkoyuyor ya da bir şeye teşvik ediyor.

Ecel ve Kaderin Belirlenmişliği

İslam inancında ölüm zamanı, yani ecel, ve kişinin yaşayacağı her şeyin bilgisi Allah katında sabittir. Bu, kader inancının bir parçasıdır. Hz. Peygamber (SAV), kader konusunu şöyle açıklar: "Sizden birinin yaratılışı, annesinin karnında kırk gün nutfe (sperm) olarak toplanır. Sonra alaka olur. Sonra da mudğa (bir parça et) olur. Allah ona bir melek gönderip ruh üfler ve dört kelime ile emrolunur: Rızkı, eceli, ameli ve saadeti mi, şakîliği mi (cehennem ehli mi cennet ehli mi olacağı) yazılır." (Buhari, Cenaiz, 80)

Bu, hayatımızın her anının, her dönüm noktasının Allah'ın bilgisi dahilinde gerçekleştiğini gösterir. Dolayısıyla, birinin başına gelenler, ne bir "tesadüf" ne de tamamen kendi kontrolünde olan bir şeydir; hepsi ilahi bir planın parçasıdır.

Şu tavsiyede bulunabilirim: Kader, bizim sorumluluklarımızı ortadan kaldırmaz. Allah bize akıl vermiş, irade vermiş. Biz de bu iradeyi hayırlı işler için kullanmaya çalışmalıyız. Bir yokuştan aşağı inerken kontrolü kaybedersek ve bir yere çarparsak, "kader böyleydi" deyip kenara çekilmek yerine, önceden daha dikkatli olmalıydık diye düşünmeliyiz. Aynı şekilde, Allah'ın bize verdiği imkanları en iyi şekilde kullanmak bizim görevimizdir.