Masallar Mensur mu manzum mu?

Masalın Yapısı: Mensur mu, Manzum mu?

Masalların ne tür bir anlatım biçimiyle kaleme alındığını merak ediyorsun, değil mi? Bu aslında çok temel bir soru ama cevabı masalların özüne inmemizi sağlıyor. Deneyimlerime göre, masalların büyük çoğunluğu mensur yani düzyazı formunda anlatılır.

Bu ne demek? Yani masallar, belirli bir ölçüye veya kafiyeye bağlı kalmadan, tıpkı konuşur gibi, doğal bir akışla yazılır. Cümleler birbirini takip eder, olay örgüsü bu cümleler aracılığıyla ilerler. Bu durum, masalların hem çocuklar hem de yetişkinler için daha kolay anlaşılır ve akılda kalıcı olmasını sağlar. Mesela, "Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde..." diye başlayan bir masal, herhangi bir şiirsel kalıba sıkıştırılmadan doğrudan hikayeye dalmamızı sağlar. Bu, masalın büyüsünü bozmadan, okuyucuyu anında içine çeken bir yöntemdir.

Neden Düzyazı ve Neden Değil Manzum?

Peki neden şiir gibi kafiyeli ve ölçülü değil de düzyazı? Bunun birkaç temel nedeni var:

  • Anlatım Kolaylığı: Düzyazı, bir hikayeyi daha serbest ve akıcı bir şekilde anlatmaya imkan tanır. Karmaşık olayları, karakterlerin duygularını ve mekan tasvirlerini şiirsel bir kalıba sokmak, anlatımı zorlaştırabilir. Masallarda ise bu unsurların akıcı bir şekilde aktarılması esastır.
  • Evrensellik ve Erişilebilirlik: Şiirin kendine has bir ritmi ve yapısı vardır. Herkesin anlayabileceği, herkesin kolayca takip edebileceği bir dil kurmak söz konusu olduğunda, düzyazı daha kapsayıcıdır. Masalların hedef kitlesi geniş olduğundan, anlaşılırlık ön plandadır.
  • Hikaye Odaklılık: Masalın asıl amacı bir hikaye anlatmaktır. Bu hikayenin duygusal derinliği, olay örgüsünün karmaşıklığı veya karakter gelişiminin nüansları, şiirsel bir yapıdan çok, düzyazının sunduğu özgürlükle daha iyi ifade edilebilir.

Elbette, masallar içinde bazen tekerlemeler, bilmeceler veya kısa şarkı sözleri gibi manzum öğelere rastlamak mümkündür. Bu tür eklemeler, masalın ritmini değiştirmek, dikkat çekmek veya bir mesajı pekiştirmek için kullanılır. Ancak bu durum, masalın bütünüyle manzum olduğu anlamına gelmez. Bunlar, ana düzyazı akışını destekleyen küçük unsurlardır.

Örneklerle Farkı Anlamak

Biraz somutlaştıralım. Klasik bir Külkedisi masalını düşün. Külkedisi'nin kötü üvey annesi ve ablası tarafından hor görülmesini, sihirli yardımcısını veya prensle tanışmasını anlatan bölümler, tamamen düz cümlelerle, hikaye akışını bozmadan ilerler. Eğer bu hikaye manzum olsaydı, her bir sahne, her bir diyalog belirli bir ölçü ve kafiye içinde yer almak zorunda kalırdı. Bu da hikayenin akıcılığını ve doğal yapısını bozardı. Örneğin, "Üvey annesi çok zalimdi / Külkedisi'ne hep eziyetti" gibi bir başlangıç, masalın girişindeki o büyülü havayı yakalamakta yetersiz kalabilir.

Deneyimlerime göre, bazı halk masallarında veya belirli kültürlere ait anlatılarda, şarkı veya dörtlük şeklinde kısa manzum kısımlar bulunabilir. Hatta bazı modern masal uyarlamalarında, müzikalite katmak amacıyla manzum bölümler eklenmiş olabilir. Ancak bu, masalın temel yapısını değiştirmez.

Masal Yazarken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Eğer sen de kendi masallarını yazıyorsan veya çocuklarına masal okuyorsan, bu ayrımı bilmek sana şu konularda yardımcı olabilir:

  • Akıcılık: Masalın dilinin akıcı ve doğal olmasına özen göster. Cümleler birbirini kolayca takip etmeli.
  • Ritmi Yakalamak: Tamamen manzum olmasa da, masalın kendi içinde bir ritmi olmalı. Bu, kelime seçimleri ve cümle yapılarıyla sağlanabilir.
  • Manzum Dokunuşlar: Hikayeyi zenginleştirmek için kısa tekerlemeler veya şarkılar ekleyebilirsin ama bunların masalın ana akışını bozmamasına dikkat et.
  • Hedef Kitle: Masalın kimin için yazıldığına göre dilin karmaşıklığını ayarlayabilirsin. Çocuklar için daha basit ve tekrarlı bir dil, yetişkinler için daha derin anlamlar içerebilir.

Sonuç olarak, masalların büyük çoğunluğu düzyazı formundadır. Ancak bu, onların ruhunu veya anlatısal gücünü azaltmaz, tam tersine artırır. Masalın büyüsü, kelimelerin akışında ve hikayenin kendisinde gizlidir.