Paylaşımlı ekran kartı mı yoksa paylaşımsız mı?

Paylaşımlı Ekran Kartı mı, Paylaşımsız mı? Karar Senin!

Bilgisayar toplarken veya yükseltirken en çok kafa karıştıran konulardan biri ekran kartı meselesi. Paylaşımlı mı alsan, yoksa paylaşımsız mı? Gel seninle bu işi netleştirelim.

Performans Farkı: Gözle Görülür Şeyler

En temel fark performans. Paylaşımsız (dedicated) ekran kartları, tamamen kendi belleğine (VRAM) ve işlem gücüne sahiptir. Yani işlemci veya RAM'inden herhangi bir şey çalmaz. Bu da onu oyunlar, video düzenleme, 3D modelleme, grafik tasarım gibi yüksek performans gerektiren işler için biçilmiş kaftan yapar.

Örneğin, bir NVIDIA GeForce RTX 4070 gibi paylaşımsız bir kart, eski bir Intel HD Graphics 620 gibi paylaşımlı bir karttan katbekat daha güçlüdür. RTX 4070, yeni çıkan oyunları yüksek ayarlarda 1440p çözünürlükte akıcı bir şekilde oynatırken, HD Graphics 620 ile çoğu oyunu düşük ayarlarda bile zorlanarak oynarsın. Rakam vermek gerekirse, RTX 4070'in ortalama 12 GB GDDR6X VRAM'i varken, paylaşımlı ekran kartları sistem RAM'inden 64MB ile 2 GB arasında bir bölümü kullanır. Bu, doğrudan işlem gücü ve veri akış hızı farkı anlamına gelir.

Paylaşımlı ekran kartları ise sistemin ana RAM'ini (örneğin 8 GB veya 16 GB sistem RAM'i) ekran belleği olarak kullanır. Bu, özellikle sistem RAM'i yetersiz olduğunda ciddi bir performans düşüşüne yol açar. Diyelim ki 8 GB RAM'in var ve paylaşımlı ekran kartı bunun 1 GB'ını kullanıyor. Geriye sadece 7 GB RAM kalır ki bu günümüzdeki çoğu uygulama için bile yeterli olmayabilir.

Fiyatlandırma ve Bütçe Dostluğu

Burada işler biraz değişiyor. Paylaşımlı ekran kartları genellikle dahili grafik birimi (iGPU) olarak işlemcilerle birlikte gelir (örneğin Intel Core i5 veya AMD Ryzen 5 işlemcilerdeki Radeon Graphics gibi). Bu, özellikle temel kullanım için (internet, ofis uygulamaları, film izleme) ayrıca bir ekran kartı almanızı gerektirmez. Bu da toplam maliyeti önemli ölçüde düşürür.

Tek başına bir paylaşımsız ekran kartının fiyatı, iyi bir paylaşımlı grafik birimine sahip orta seviye bir işlemcinin toplam fiyatından daha yüksek olabilir. Örneğin, sadece bir NVIDIA RTX 3050 ekran kartı ortalama 7.000-10.000 TL civarında iken, Intel Core i5-12400 işlemcisinin içindeki UHD Graphics 730, işlemciyle birlikte 4.000-5.000 TL civarında bir fiyata bulunabiliyor. Aradaki fark ciddi.

Kullanım Alanları: Sen Neler Yapıyorsun?

Asıl soru şu: Sen bilgisayarı ne için kullanacaksın?

  • Sadece internette geziyorsan, e-postalarını kontrol ediyorsan, YouTube videoları izliyorsan veya hafif iş belgeleriyle çalışıyorsan: Paylaşımlı ekran kartı (işlemcinin dahili grafiği) fazlasıyla yeterlidir. Ekstra masrafa girmenin pek bir mantığı yok. Hatta bu senaryo için daha az RAM'li (örn: 8 GB) bir sistem bile işini görebilir.
  • Hafif oyunlar oynuyorsan (örn: League of Legends, Valorant düşük ayarlarda), veya daha çok temel ofis işleri ve film izleme gibi şeyler yapıyorsan: Güncel işlemcilerin dahili grafik birimleri artık bu işleri rahatlıkla yapabiliyor. Yine de bazen 16 GB RAM ve biraz daha güçlü bir iGPU (örn: AMD Ryzen 5 5600G'nin dahili grafiği) düşünmek, ileride hafif oyunlar için bile sana bir nefes aldırabilir.
  • Yeni çıkan oyunları yüksek ayarlarda oynamak, profesyonel video düzenleme yapmak, karmaşık 3D render'lar almak, büyük grafik tasarım projeleri üzerinde çalışmak istiyorsan:Kesinlikle paylaşımsız ekran kartı alman gerekiyor. Bu tür işler için en azından orta seviye (örn: RTX 3060, RX 6600 XT) bir kartla başlamanı öneririm. Bütçen elveriyorsa daha iyisi her zaman daha iyidir. Bu işlerde VRAM miktarı da çok önemli; örneğin 1080p'de oyun oynamak için en az 6-8 GB VRAM, 1440p veya 4K içinse 10-12 GB ve üzeri VRAM idealdir.

Deneyimlerime göre, bütçen kısıtlıysa ve sadece temel işler yapacaksan, işlemcinin dahili grafiği seni yarı yolda bırakmaz. Ancak biraz olsun oyun oynamak veya görsel işlerle uğraşmak istiyorsan, paylaşımlı bir ekran kartına yatırım yapmak, uzun vadede çok daha tatmin edici olacaktır.

Geleceğe Yatırım ve Yükseltme Potansiyeli

Eğer ileride bilgisayarını yükseltme ihtimalin varsa, paylaşımsız ekran kartı bu anlamda sana çok daha fazla esneklik sağlar. Belirli bir bütçeyle işini hallettikten sonra, daha güçlü bir ekran kartına geçiş yapmak, tüm sistemi değiştirmekten çok daha kolay ve ucuzdur.

Örneğin, şu an paylaşımlı grafik birimine sahip bir sistemle idare ediyorsun. Birkaç yıl sonra oyun oynamak istersen, sadece uyumlu bir PCIe yuvası olan bir anakart ve yeni bir paylaşımsız ekran kartı alarak bilgisayarını bambaşka bir seviyeye taşıyabilirsin. Ancak dahili grafik birimine sahip bir işlemciyle başlarsan ve ileride oyun oynamak istersen, hem işlemciyi hem de büyük ihtimalle anakartı değiştirmen gerekebilir, bu da maliyeti artırır.

Son olarak, dizüstü bilgisayar alıyorsan işler biraz daha farklı. Çoğu dizüstü bilgisayarda ya paylaşımlı ya da (genellikle daha güçlü olan) paylaşımsız ekran kartı bulunur. Dizüstü bilgisayarda ekran kartını sonradan değiştirmek veya yükseltmek neredeyse imkansızdır. Bu yüzden dizüstü alırken ihtiyaçlarını çok iyi analiz etmeli ve ona göre bir model seçmelisin. Oyun odaklı bir dizüstü alıyorsan, mutlaka paylaşımsız bir ekran kartı (NVIDIA GeForce RTX veya AMD Radeon RX serisi gibi) olan modelleri tercih et.