Subje ve obje ne demek?
Subje ve Obje: Kavramları Anlamak ve İş Hayatına Yansıtmak
Subje ve obje kavramları, özellikle felsefe, psikoloji ve sosyoloji gibi alanlarda sıkça karşımıza çıksa da, iş hayatındaki etkileşimlerimizi, iletişimimizi ve hatta proje yönetimimizi anlamak için de kritik öneme sahip. Deneyimlerime göre, bu iki kavramı doğru kavradığında hem kendinle hem de başkalarıyla olan ilişkilerin çok daha berraklaşıyor. Hadi gel, bu iki kavramın ne anlama geldiğine ve iş hayatında nasıl karşılık bulduğuna yakından bakalım.
- Subje: Algılayan, Düşünen ve Eyleyen Özne
Subje, en basit tanımıyla, algılayan, düşünen, hisseden ve eyleyen varlıktır. Yani sensin, benim, o. Bir nesneye bakan göz, bir fikri işleyen beyin, bir kararı veren irade… Bunların hepsi sübjenin işidir. Subje, dış dünyayı kendi perspektifinden yorumlar ve bu yorumlara göre tepki verir. Örneğin, bir pazarlama kampanyası hazırlarken, kampanyayı hazırlayan kişi sübjedir. Kendi bilgi birikimi, deneyimleri, beklentileri ve hatta ön yargılarıyla bu kampanyayı şekillendirir. Bu, aslında sübjenin benzersizliğini ve her birimizin farklı bakış açılarına sahip olmasının temelini oluşturur.
- Örnek 1: Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM)
Bir müşteri temsilcisi (subje) ile bir müşteri arasındaki etkileşimi düşün. Temsilci, müşterinin (obje) söylediklerini kendi bilgi birikimi ve şirket politikaları çerçevesinde yorumlar. Müşterinin ses tonu, kelime seçimleri, temsilcinin zihninde farklı anlamlar yaratabilir. Bu da temsilcinin müşteriye vereceği tepkiyi doğrudan etkiler. Eğer temsilci, müşterinin şikayetini "kişisel bir saldırı" olarak algılarsa (subjektif yorum), çözüm odaklı yaklaşımı zorlaşabilir. Oysa bunu "gelişim için bir geri bildirim" olarak algılarsa, çok daha yapıcı bir diyalog kurabilir.
- Örnek 2: Proje Yöneticisi ve Ekip Üyeleri
Bir proje yöneticisi (subje), bir görevi ekip üyelerine (obje/diğer sübjeler) atadığında, görevi kendi anladığı şekilde ifade eder. Ancak ekip üyeleri, bu görevi kendi yetkinlikleri, önceki deneyimleri ve mevcut iş yükleri doğrultusunda farklı şekillerde yorumlayabilir. Bu yüzden proje yöneticisinin beklentilerini netleştirmesi ve ekip üyelerinin geri bildirimlerini dinlemesi hayati önem taşır. Aksi takdirde, herkesin "aynı şeyi anladığını" varsaymak, projenin aksamasına neden olabilir.
- Obje: Algılanan, Düşünülen ve Üzerinde Eylem Gerçekleştirilen Nesne
Obje ise, sübjenin karşısında duran, algılanan, üzerinde düşünülen veya eylem gerçekleştirilen her şeydir. Bir sandalye, bir bilgisayar, bir fikir, bir başka insan… Bunların hepsi obje olabilir. Obje, sübjenin algısına ve yorumuna bağımlıdır. Yani, bir obje kendiliğinden bir anlam taşımaz; anlamı, sübjenin ona yüklediği değerle oluşur. Örneğin, bir yazılım programı (obje) kendi başına sadece kod yığınından ibarettir. Ama bir yazılımcı (subje) için bu, bir problemi çözen, işleri kolaylaştıran bir araçtır. Bir pazarlamacı (subje) için ise, potansiyel müşterilere ulaşmada kullanılabilecek bir platformdur.
- Örnek 1: Ürün Geliştirme
Bir ürün (obje) geliştirme sürecinde, ürünün kendisi bir objedir. Ancak bu ürün, farklı sübjeler tarafından farklı şekillerde algılanır ve değerlendirilir. Tasarımcı (subje) için estetik ve kullanılabilirlik ön plandadır. Mühendis (subje) için teknik fizibilite ve performans kritiktir. Pazarlamacı (subje) için ise pazar potansiyeli ve rekabet avantajı önemlidir. Bu farklı sübjektif bakış açıları, objenin (ürünün) nihai şeklini ve başarısını belirler.
- Örnek 2: Veri Analizi
Büyük veri kümeleri (obje) kendi başlarına sadece sayılar ve metinlerdir. Ancak bir veri analisti (subje) bu verilere bakar, onları anlamlandırır, ilişkiler kurar ve bu ilişkilerden iş kararları (subjektif yorumlar ve eylemler) çıkarır. Aynı veri kümesi, farklı analistler tarafından farklı sonuçlara götürebilir, çünkü her analistin kendi deneyimi, hipotezleri ve kullandığı metodolojiler (subjektif yaklaşımlar) vardır.
- Subje-Obje İlişkisinin İş Hayatına Yansımaları ve Pratik İpuçları
Subje ve obje arasındaki ilişki, tek yönlü değildir; sürekli bir etkileşim halindedir. Sübjenin algısı objeyi şekillendirirken, objenin özellikleri de sübjenin algısını etkiler. Bu dinamik ilişkiyi anlamak, iş hayatında daha bilinçli ve etkili olmanı sağlar. İşte sana pratik ipuçları:
- Empati Geliştir:
Karşındaki kişinin (diğer sübjenin) olayı nasıl algıladığını anlamaya çalış. Onun deneyimleri, beklentileri ve hedefleri neler? Bir toplantıda, bir kişinin neden belirli bir fikre karşı çıktığını anlamak için, onun sübjektif bakış açısını sorgula. "Bu konuda ne tür endişelerin var?" veya "Bu fikrin sana göre en büyük zorluğu ne olabilir?" gibi sorularla, onun algı dünyasına girmeye çalış. Bu, sadece çatışmayı azaltmakla kalmaz, aynı zamanda daha yaratıcı çözümler bulmanızı sağlar.
- Objektifleşmeye Çalış, Ama Sübjektifliği Göz Ardı Etme:
Verilere dayalı kararlar alırken, verilerin (obje) kendisinin tarafsız olduğunu unutma. Ancak bu verileri yorumlayan ve onlardan anlam çıkaran sensin (subje). Bu yorum sürecinde kendi ön yargılarının veya mevcut inançlarının seni etkileyebileceğini kabul et. Örneğin, bir pazar araştırması yaparken, toplanan veriler (obje) ne kadar objektif olursa olsun, bu verileri analiz eden ekibin (sübjeler) kendi beklentileri veya şirket hedefleri, yorumları etkileyebilir. Bu yüzden, farklı bakış açılarından yorumlamalar almak ve "Acaba başka nasıl yorumlanabilir?" sorusunu sormak çok değerli.
- İletişimde Netlik ve Geri Bildirim:
Bir görevi (obje) birine (diğer subje) atarken, kendi beklentilerini (subjektif) olabildiğince net ifade et. "Bu işi bitir" yerine, "Bu raporu Salı günü saat 17:00'ye kadar, içinde X, Y ve Z verileri olacak şekilde tamamlamanı bekliyorum" de. Daha da önemlisi, karşı taraftan görevi nasıl anladığına dair geri bildirim iste. "Bu anlattıklarımdan ne anladın?" veya "Bu görevi nasıl yapmayı planlıyorsun?" gibi sorularla, onun sübjektif algısını kontrol et. Böylece, herkesin aynı "objeyi" farklı şekillerde algılamasının önüne geçebilirsin.
- Kişisel Gelişimde Farkındalık:
Kendi değerlerini, inançlarını, güçlü ve zayıf yönlerini (kendi sübjektif varlığını) sürekli sorgula. Bu farkındalık, hem kendini daha iyi tanımanı sağlar hem de başkalarıyla etkileşimlerinde neden belirli tepkiler verdiğini anlamana yardımcı olur. Örneğin, bir eleştiriye (obje) neden bu kadar sert tepki verdiğini anlamak için, kendi özgüvenin veya geçmiş deneyimlerinle (subjektif faktörler) yüzleşmen gerekebilir. Bu, profesyonel gelişim için olmazsa olmaz bir adımdır.