Fransız ihtilali sonucunda dünyaya yayılan akımlardan hangisi Osmanlı Devletini derinden etkilemiştir?
Fransız İhtilali’nin Osmanlı’ya Yankıları: Milliyetçilik Ateşi
Fransız İhtilali'nin getirdiği pek çok akım vardı ama Osmanlı Devleti’ni en derinden sarsan, adeta temelini oynatan, milliyetçilik akımıydı. Neden mi? Çünkü Osmanlı, yapısı gereği farklı milletleri, dilleri, dinleri bir arada barındıran devasa bir mozaikti. Bu mozağin her bir parçasına aynı değeri vermek, farklılıkları bir arada tutmak imparatorluğun can damarıydı. Ama ihtilal sonrası Avrupa'da yayılan "her ulusun kendi devleti olmalı" fikri, bu bir arada yaşama düzenini temelden sarstı.
Deneyimlerime göre, milliyetçiliğin Osmanlı üzerindeki etkisi üç ana dalga halinde kendini gösterdi.
- Aydınlanma ve İlk Kıvılcımlar: Tanzimat Öncesi
Aslında ihtilalin fikirleri Osmanlı'ya hemen bir yangın gibi sıçramadı. İlk başlarda, Osmanlı aydınları arasında daha çok özgürlük, eşitlik, insan hakları gibi kavramlar konuşuluyordu. Özellikle 1789 sonrası Avrupa'ya giden veya oradan gelen aydınlar, bu yeni düşünceleri Osmanlı'ya taşıdı. Ancak bu ilk dönemde milliyetçilik, doğrudan ayrılıkçılık olarak değil, daha çok "Osmanlı milleti" kavramını güçlendirme, vatandaşlık haklarını genişletme şeklinde algılandı. Bu, imparatorluğun kendi içindeki farklı unsurları da kapsayıcı bir devlet yaratma çabasıydı. Ancak işin özü, bu fikirlerin yerleşmesi zaman aldı ve doğrudan bir ayrılıkçılık dalgası olarak değil, önce bir reform talebi olarak belirdi.
- Ayrılıkçı Hareketlerin Yükselişi: Tanzimat ve Sonrası
Zamanla, özellikle Balkanlar'daki Ortodoks halklar arasında milliyetçilik ateşi körüklendi. Sırplar, Yunanlar, Bulgarlar, Romenler gibi gruplar, "biz ayrı bir milletiz ve kendi devletimizi kurmalıyız" demeye başladılar. Bu, Osmanlı için çok büyük bir tehditti çünkü imparatorluğun toprak bütünlüğünü doğrudan hedef alıyordu.
* Yunan Bağımsızlık Savaşı (1821-1829): Bu, milliyetçiliğin Osmanlı'yı parçalamada ne kadar etkili olabileceğinin ilk ve en acı örneğiydi. Yaklaşık 9 yıl süren bu savaş sonucunda Yunanistan, Osmanlı'dan ayrıldı. Bu, diğer halklar için de "yapılabilir" mesajı veriyordu.
* Diğer Balkan Milliyetçilikleri: Yunanistan'ın ardından Sırbistan, Romanya ve Bulgaristan'ın da özerklik veya bağımsızlık kazanması, milliyetçiliğin ne kadar güçlü bir ayrılıkçı dinamik olduğunu gösteriyordu. Bu süreçte Rusya gibi dış güçlerin de bu hareketleri desteklemesi, işleri daha da karmaşık hale getirdi.
Deneyimlerime göre, bu ayrılıkçı hareketleri anlamak için o dönemdeki sosyal ve ekonomik koşulları da göz ardı etmemek gerekiyor. Yerel elitesansların güçlenmesi, halk arasındaki farklılıkların daha belirgin hale gelmesi ve Osmanlı yönetiminin bu farklılıklara her zaman adil davranamaması da milliyetçiliğin büyümesine zemin hazırladı.
- Osmanlıcılık ve Türkçülük: Karşı Hamleler
Bu milliyetçilik dalgasına karşı Osmanlı, bir süre Osmanlıcılık fikrini savundu. "Hepimiz Osmanlı'yız" diyerek farklılıkları bir potada eritme çabasıydı bu. Tanzimat Fermanı (1839) ve Islahat Fermanı (1856) gibi adımlarla tüm vatandaşların eşit haklara sahip olacağı vaadi verildi. Ancak deneyimlerime göre bu, ayrılıkçı eğilimleri tamamen bastırmakta yetersiz kaldı.
Ardından, daha çok
- yüzyılın başlarına doğru, imparatorluğun son dönemlerinde Türkçülük akımı güçlenmeye başladı. Türklerin kültürel ve siyasi birliğini savunma, Türk kimliğini öne çıkarma amacı taşıyan bu akım, aslında Osmanlıcılık gibi farklı unsurları bir arada tutma çabasının bir alternatifiydi. Batılılaşma ile birlikte ortaya çıkan bu akım, nihayetinde modern Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasında da temel bir rol oynadı.