Asurlular yazıyı kimden ve nasıl öğrenmişlerdir?
Asurlular Yazıyı Kimden ve Nasıl Öğrendiler?
Asurluların yazıyla tanışması, öyle uzaydan gelmiş bir bilgi değil, aksine çok somut ve mantıklı bir ticaret ilişkisinin ürünüdür. Sen de belki tahmin etmişsindir, bu işin arkasında Mezopotamya'nın kadim medeniyetlerinden biri var: Sümerler.
Yazının Kaynağı: Sümerler ve Ticaretin Rolü
Deneyimlerime göre, Asurluların yazıyı benimsemesinin temelinde ticari ihtiyaçlar yatıyor. Asurlular, özellikle MÖ
- binyılın başlarında, Anadolu ile Mezopotamya arasında canlı bir ticaret ağı kurmuşlardı. Bu ağın merkezinde ise Kaniş (Kültepe) gibi ticaret kolonileri vardı. İşte tam da bu noktada, yazının önemi kendini gösteriyor.
- Sümer Kil Tabletleri: Sümerler, MÖ 3200'lerden itibaren çivi yazısını geliştirmişlerdi. Bu yazı, başlangıçta muhasebe kayıtları için kullanılıyordu. Düşünsene, binlerce koyun, yüzlerce çuval tahıl... Bunları akılda tutmak imkansızdı. Kil tabletler üzerine yazılan bu kayıtlar, ticari işlemlerin düzenli ve şeffaf bir şekilde yürütülmesini sağlıyordu.
- Asur Ticaret Kolonileri (Karumlar): Asurlular, Anadolu'da kurdukları Karumlar aracılığıyla kalay, tekstil ürünleri gibi değerli malları Mezopotamya'ya taşıyor, oradan da gümüş ve altın getiriyorlardı. Bu devasa ticaret hacmini yönetmek için yazılı belgelere ihtiyaç duyuluyordu. Her bir işlem, her bir borç, her bir anlaşma kayda geçirilmek zorundaydı.
- Kültepe Tabletleri: Kültepe'de yapılan kazılarda ortaya çıkarılan yaklaşık 20.000 civarındaki kil tablet, bize bu döneme ait eşsiz bilgiler sunuyor. Bu tabletlerin büyük çoğunluğu, Asurca yazılmış ticari mektuplar, sözleşmeler ve muhasebe kayıtlarıdır. Bu tabletler, Asurluların Sümerlerden öğrendikleri çivi yazısını kendi dillerine (Akadca'nın bir lehçesi olan Eski Asurca) uyarladıklarını açıkça gösteriyor.
Yani Asurlular, Sümerlerden "gelin size yazı öğretelim" diye bir davet almadılar. Tamamen kendi pratik ihtiyaçları doğrultusunda, Sümerlerin geliştirdiği bu etkili sistemi benimseyip kendi işlerine yarar hale getirdiler.
Yazının Adapte Edilmesi ve Gelişimi
Asurlular, Sümer çivi yazısını olduğu gibi almadılar, onu kendi dillerinin ses yapısına ve ifade biçimine uygun hale getirdiler. Bu adaptasyon süreci, yazının daha da yaygınlaşmasını sağladı.
- Logografik Sistemden Hece Sistemine: Sümer yazısı başlangıçta daha çok logografik (kelime bazlı) bir yapıya sahipti. Yani her işaret bir kelimeyi temsil ediyordu. Asurlular ise bu sistemi daha çok hece bazlı (silabik) kullanmaya başladılar. Bu, yazımın öğrenilmesini ve kullanılmasını kolaylaştırdı. Örneğin, "šu" işareti hem "el" anlamına gelebilirken, Asurlular bunu "şu" hecesini ifade etmek için de kullandılar.
- Resmi ve Kişisel Kullanım: Yazı, sadece ticari defter tutmakla kalmadı, Asur krallarının yazıtlarında, kanunnamelerde ve hatta kişisel mektuplarda da kullanıldı. Bu durum, yazının Asur toplumunun her katmanına yayıldığını gösteriyor. Sen de düşün, eğer bir şey sadece belirli bir zümreye ait olsaydı, bu kadar geniş bir kullanım alanı bulamazdı.
- Yazı Okulları ve Katipler: Yazının yaygınlaşmasıyla birlikte, doğal olarak katiplerin önemi arttı. Asur şehirlerinde yazı okulları kuruldu. Bu okullarda, Sümer ve Akad dillerinde metinler kopyalanıyor, dilbilgisi kuralları öğretiliyor ve yazma becerileri geliştiriliyordu. Bir nevi günümüzdeki meslek okulları gibi düşünebilirsin.
Asurluların Yazıyı Kullanım Alanları ve Mirası
Asurlular, yazıyı sadece ticari bir araç olarak görmediler, onu aynı zamanda bir güç ve yönetim aracı olarak da kullandılar. Bu da onların medeniyetlerinin gelişimine büyük katkı sağladı.
- Devlet Yönetimi ve Propaganda: Asur kralları, fetihlerini, inşa ettikleri sarayları ve tapınakları anlatan devasa anıtlara (stel, obelisk) yazıtlar kazıttılar. Bu yazıtlar, bir nevi devletin resmi tarihini ve propagandasını oluşturuyordu. Sen de fark etmişsindir, iktidarlar her zaman kendi hikayelerini anlatmak isterler, yazı da bunun en etkili aracıydı.
- Kanunlar ve Adalet: Asur kanunları, kil tabletler üzerine yazılıp halka duyuruluyordu. Bu sayede, kanunlar herkes tarafından biliniyor ve adaletin sağlanması kolaylaşıyordu. Örneğin, Hammurabi Kanunları gibi Asur kanunları da yazılı metinler olarak günümüze ulaşmıştır.
- Kütüphaneler ve Bilgi Birikimi: Asurlular, özellikle son dönemlerinde, büyük kütüphaneler kurdular. Ninova'daki Asurbanipal Kütüphanesi, bu konuda en bilinen örnektir. Burada, edebi metinlerden bilimsel çalışmalara, dini ritüellerden kehanetlere kadar binlerce kil tablet bulunuyordu. Bu kütüphane, Mezopotamya'nın bilgi birikimini gelecek nesillere aktarmada kritik bir rol oynamıştır.
Özetle, Asurlular yazıyı Sümerlerden, özellikle de ticari ilişkiler aracılığıyla öğrendiler. Bu öğrenme süreci, sadece bir taklit değil, aynı zamanda kendi ihtiyaçlarına göre bir adaptasyon ve geliştirme süreciydi. Yazı, onların hem ekonomik hem de siyasi olarak yükselmelerinde kilit rol oynadı ve Mezopotamya medeniyetinin zengin mirasının günümüze ulaşmasını sağladı.