M. Akif Ersoy İstiklal Marşı'nı yazmayı nasıl kabul etmiştir?

İstiklal Marşı, Türk milletinin bağımsızlık sembolü ve en değerli hazinelerinden biridir. Peki, bu eşsiz eserin yazarı Mehmet Akif Ersoy, bu görevi nasıl kabul etmiştir? Bu yazımızda, Akif'in İstiklal Marşı'nı yazma sürecine dair detaylara ineceğiz.

Dönemin Koşulları ve Milli Bir İhtiyaç

1921 yılının çetin şartları altında, Türk Kurtuluş Savaşı tüm hızıyla devam ediyordu. Milli mücadeleye moral vermek ve askerlerin cesaretini artırmak amacıyla bir milli marş yazılması fikri ortaya atıldı. Maarif Vekaleti (Milli Eğitim Bakanlığı) tarafından bir yarışma düzenlendi ve birçok şair davet edildi.

Mehmet Akif Ersoy'un İlk Başta Çekinceleri

Mehmet Akif Ersoy, başta bu yarışmaya katılmak istemedi. Bunun en önemli nedeni, yarışmanın ödüllü olmasıydı. Akif, vatan sevgisi gibi ulvi bir duygunun para ile ölçülemeyeceğine inanıyordu. Ancak, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver'in ısrarlı daveti ve dostlarının teşviki üzerine fikrini değiştirdi.

İkna Süreci ve Akif'in Kararlılığı

Hamdullah Suphi Tanrıöver, Akif'e bir mektup yazarak, ödül konusundaki hassasiyetini anladığını ve ödülün kendisi tarafından bir hayır kurumuna bağışlanabileceğini belirtti. Bu teklif, Akif'in fikrini değiştirmesinde önemli rol oynadı. Ayrıca, Akif'in yakın arkadaşı Hasan Basri Çantay da onu ikna etmek için büyük çaba sarf etti. Sonunda, Mehmet Akif Ersoy, Türk milletine armağan edeceği İstiklal Marşı'nı yazmayı kabul etti.

Tacettin Dergahı'nda Yazılan Destan

Ankara'daki Tacettin Dergahı'na kapanan Mehmet Akif Ersoy, Türk milletinin yaşadığı zorlukları, umutlarını ve bağımsızlık arzusunu dizelere döktü. 48 saat gibi kısa bir sürede tamamladığı İstiklal Marşı, Türk milletinin ruhunu yansıtan ölümsüz bir eser olarak tarihe geçti.

Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşı'nı yazma sürecinde gösterdiği fedakarlık, vatan sevgisi ve sanatsal yetenek, onu Türk milletinin gönlünde ölümsüzleştirmiştir. Onun bu kararlılığı, bugün bile bizlere ilham vermeye devam ediyor.