Dünyanın şekliyle ilgili geçmişte öne sürülen bilgiler nelerdir?
Antik Çağ ve Düz Dünya İnancı: İlk Adımlar
Dünyanın şekliyle ilgili ilk fikirler, doğal olarak, gözlemden geliyordu. İnsanlar ufka bakıyor, gemilerin direklerinin en son kaybolduğunu görüyorlardı ama yine de çoğu kültürde düz dünya inancı hakimdi. Mezopotamya'dan Mısır'a, hatta erken dönem Yunan düşünürlerine kadar birçok yerde dünya, dev bir disk veya dikdörtgen bir levha olarak tasvir ediliyordu. Örneğin, antik Mısırlılar dünyayı, etrafı denizlerle çevrili, gökyüzünün bir kubbe gibi üzerine kapandığı düz bir zemin olarak görüyorlardı. Babil haritalarında dünya, etrafında okyanus bulunan dairesel bir kara parçasıydı. Bu inancın temelinde, günlük hayatımızda hissettiğimiz zeminin düzlüğü yatıyordu. Düşünsene, etrafına baktığında her yer düz görünüyordu, değil mi? İşte o dönem insanları da tam olarak bu basit gözlemden yola çıkmışlardı.
Bu inancı destekleyen pratik bir kanıt olmasa da, insanların hayatta kalma ve dünyayı anlama çabalarının bir ürünüydü. Genellikle bu düz dünyanın kenarında devasa şelaleler veya canavarlar olduğuna dair mitler de eşlik ediyordu. Yani, bilginin sınırlı olduğu bir dönemde, bu tür tasvirler, evreni açıklamak ve insanların korkularını somutlaştırmak için kullanılıyordu. Deneyimlerime göre, bu tür inançlar, o dönemdeki teknolojik yetersizlik ve gözlem kapasitesinin doğal bir sonucuydu. İnsanlar, gördükleri ve deneyimledikleri kadarıyla bir dünya modeli oluşturmaya çalışıyorlardı.
Yunan Filozoflarından Küre Dünya Fikri: Gözlem ve Mantık
Düz dünya inancı yaygın olsa da, MÖ
- yüzyıldan itibaren bazı Yunan filozofları, dünyanın küresel olduğuna dair şaşırtıcı derecede doğru çıkarımlar yapmaya başladılar. Bu konuda öne çıkan isimlerden biri Pisagor'du. Her ne kadar felsefi ve estetik nedenlerle bu fikri savunsa da, onun ardından gelenler daha somut kanıtlar aradılar. En önemli isimlerden biri ise Aristo'ydu. Aristo, MÖ
- yüzyılda, dünyanın küresel olduğunu destekleyen üç temel gözlem sunuyordu:
- Ay tutulmaları: Ay tutulmaları sırasında Ay'ın üzerine düşen Dünya gölgesinin her zaman dairesel olması. Sadece küresel bir cismin gölgesi her açıdan dairesel olabilir.
- Kutup Yıldızı'nın görünürlüğü: Kuzeye gidildikçe Kutup Yıldızı'nın ufukta yükselmesi, güneye gidildikçe ise alçalması. Düz bir dünyada Kutup Yıldızı'nın konumu değişmezdi.
- Yüksek yerlerden daha uzağı görmek: Bir geminin limandan ayrılırken önce gövdesinin, sonra direklerinin kaybolması. Yüksek bir yerden baktığında ufkun daha genişlemesi. Bu, dünyanın eğriliğinin doğrudan bir göstergesiydi.
Bu gözlemler, sadece mantık yürütmeyle değil, bizzat deneyimle elde edilmişti. Aristo'nun bu çıkarımları, bilimsel düşüncenin o dönemdeki en parlak örneklerinden biriydi. Onun bu fikirleri, sonraki yüzyıllarda da etkisini sürdürdü ve Batı dünyasında küre dünya modelinin kabul görmesinin temelini attı.
Eratosthenes ve Dünya'nın Çevresinin Hesaplanması: Bilimsel Bir Atılım
Belki de dünyanın küresel olduğunu kanıtlamanın ötesine geçip, onun boyutlarını hesaplama cesaretini gösteren ilk kişi Eratosthenes'ti. MÖ
- yüzyılda yaşamış bu Yunan matematikçi ve coğrafyacı, dünyanın çevresini şaşırtıcı bir doğrulukla hesapladı. Kullandığı yöntem inanılmaz derecede zekice ve basitti:
- Siena (bugünkü Asvan) ve İskenderiye'deki gözlemler: Eratosthenes, yaz gündönümünde Siena'da öğle vakti güneşin tam tepede olduğunu (kuyuya düşen ışınların gölge oluşturmadığını) biliyordu. Aynı gün ve saatte İskenderiye'de ise bir dikili taşın gölge oluşturduğunu gördü.
- Açısal farkın ölçümü: Gölgenin açısını ölçerek, İskenderiye'nin Siena'ya göre ne kadar eğimli olduğunu hesapladı. Bu açıyı yaklaşık 7.2 derece olarak buldu.
- İki şehir arasındaki mesafe: İki şehir arasındaki mesafeyi (yaklaşık 800 km veya 5000 stadia) deve kervanlarının hızlarına göre veya profesyonel ölçümcilerle belirledi.
- Çevre hesabı: Dünya'nın 360 derecelik bir daire olduğunu varsayarak, 7.2 derecelik açının tüm çemberin 50'de biri olduğunu (360/7.2 = 50) buldu. Böylece, iki şehir arasındaki mesafeyi 50 ile çarparak Dünya'nın çevresini hesapladı: 5000 stadia x 50 = 250.000 stadia.
Eratosthenes'in stadyum biriminin tam karşılığı konusunda farklı görüşler olsa da, hesapladığı değer günümüzdeki gerçek değer olan 40.075 km'ye oldukça yakındı. Eğer bir stadyumu 157.5 metre olarak alırsak, Eratosthenes'in tahmini 39.375 km'ye denk geliyor ki bu, o dönemin imkanlarıyla inanılmaz bir başarı. Bu, sadece bir teori değil, ampirik veriye dayalı bilimsel bir hesaplamaydı. Deneyimlerime göre, bu tür basit ama deha dolu yöntemler, bilim tarihinde çığır açmıştır. Bu yöntem, dünyanın sadece küresel olduğunu değil, aynı zamanda boyutlarını da ölçebileceğimizi gösteriyordu.
Orta Çağ ve Rönesans: Bilginin Yayılması ve Yeni Keşifler
Roma İmparatorluğu'nun çöküşüyle Avrupa'da bilimsel ilerleme bir süre yavaşlasa da, dünyanın küresel olduğu bilgisi tamamen kaybolmadı. Özellikle İslam dünyası, Yunan bilimini koruyarak ve geliştirerek önemli bir rol oynadı. Arap coğrafyacılar ve astronomlar, Aristo'nun ve Batlamyus'un (Ptolemy) eserlerini tercüme ettiler, üzerine yeni gözlemler eklediler ve Dünya'nın küresel olduğu fikrini daha da pekiştirdiler. Örneğin, El-Biruni,
- yüzyılda Eratosthenes'in yöntemini daha da geliştirerek Dünya'nın çevresini daha hassas bir şekilde hesapladı.
Avrupa'da ise, Orta Çağ'ın genelinde düz dünya inancının yaygın olduğu yanılgısı popüler olsa da, aslında kilise ve dönemin bilginleri arasında dünyanın küresel olduğu fikri genel kabul görüyordu. Örneğin,
- yüzyılın önemli ilahiyatçılarından Thomas Aquinas, Aristo'nun eserlerine dayanarak dünyanın küresel olduğunu açıkça belirtiyordu. Asıl büyük değişim, Rönesans dönemi ve Keşifler Çağı ile geldi. Kristof Kolomb'un Atlantik'i geçme girişimi (her ne kadar dünyanın sandığından daha küçük olduğuna inansa da) ve ardından Ferdinand Macellan'ın 1519-1522 yılları arasında gerçekleştirdiği ilk dünya turu, dünyanın küresel olduğunun tartışmasız kanıtı oldu. Bu yolculuk, sadece teorik bilgiyi değil, pratik deneyimi de sunarak, bu bilginin tüm dünyaya yayılmasını sağladı. Artık dünyanın şekli bir hipotez değil, bizzat gözlemlenmiş bir gerçekti.