2 Viyana kuşatmasının sonuçları nelerdir?
- Viyana Kuşatmasının Sonuçları
İkinci Viyana Kuşatması'nın, yani 1683'teki o kritik mücadelenin sonuçlarına şöyle bir göz atalım. Tarihin akışını değiştiren bu olaylar, hem Osmanlı hem de Avrupa için pek çok şeyi yeniden şekillendirdi.
Osmanlı İmparatorluğu'nun Duraklamasının Hızlanması ve Geri Çekiliş
Deneyimlerime göre,
- Viyana Kuşatması'nın en somut ve acı sonuçlarından biri, Osmanlı İmparatorluğu'nun uzun süredir devam eden duraklama sürecini daha da hızlandırması oldu. Kuşatmanın başarısızlıkla sonuçlanması, askeri ve lojistik açıdan büyük bir darbe vurdu. 11 Eylül 1683'te imzalanan Karlofça Antlaşması (tam olarak bu kuşatmadan yıllar sonra olsa da, bunun zemini Viyana'daki yenilgiyle atıldı) ile Osmanlı, Batı'da ilk kez büyük toprak kayıpları yaşadı. Macaristan'ın büyük bir kısmı ve Transilvanya kaybedildi. Bu durum, imparatorluğun Avrupa'daki ilerleyişinin kesin olarak durduğu ve hatta geri çekilmeye başladığı anlamına geliyordu. Artık Osmanlı, savunma pozisyonuna geçmişti. Bunu bir kıyaslama yaparak daha iyi anlayabilirsin: Örneğin, 1529'daki ilk Viyana Kuşatması'nda Osmanlı ordusu hala taarruz gücündeydi; ancak 1683'teki yenilgi, bu taarruz gücünün kırılmasının bir işaretiydi.
Kutsal İttifak'ın Kurulması ve Avrupa'da Yeni Bir Dengenin Oluşması
Bu kuşatmanın bir diğer önemli sonucu da, Avrupa devletlerinin Osmanlı'ya karşı daha organize bir şekilde hareket etmesini sağlamasıydı. Viyana'nın kuşatılması, Hristiyan Avrupa için büyük bir korku kaynağı olmuştu. Bu korku, zamanla birleşme isteğini doğurdu. Polonya, Kutsal Roma İmparatorluğu, Venedik Cumhuriyeti ve Rusya gibi devletler, 1684'te Kutsal İttifak'ı kurdular. Bu ittifak, Osmanlı'ya karşı uzun süren ve başarılı olan savaşlar başlattı. Deneyimlerime göre, bu ittifakın gücü ve koordinasyonu, Osmanlı'nın eski askeri üstünlüğünü kırmada kilit rol oynadı. Avrupa'da Osmanlı tehdidi algısı değişti ve artık Avrupa devletleri kendi aralarında daha fazla güç mücadelesine girerken, bir yandan da Osmanlı'yı Avrupa'dan tamamen atmak için somut adımlar atılmaya başlandı. Kutsal İttifak'ın etkisiyle başlayan ve yaklaşık 16 yıl süren Büyük Türk Savaşı (1683-1699), Osmanlı için tam bir felaketle sonuçlandı.
Askeri ve Stratejik Reform İhtiyacının Ortaya Çıkması
- Viyana Kuşatması'ndaki yenilgi, Osmanlı ordusunun askeri ve stratejik olarak yetersiz kaldığı gerçeğini acı bir şekilde yüzüne vurdu. Özellikle piyade ve topçu birliklerindeki zayıflıklar, süvari ağırlıklı Osmanlı ordusu için büyük bir dezavantaj oluşturdu. Avrupa'daki askeri devrimler takip edilememişti. Bu durum, ilerleyen dönemlerde askeri ıslahatların gerekliliğini gündeme getirdi. Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın kuşatma sırasında aldığı bazı kararlar (örneğin, süvari kuvvetlerini daha etkili kullanabilmek için kuşatma duvarlarını yıkmak yerine mancınıklarla uğraşması gibi) eleştirildi. Tarihsel kayıtlar, savaşın kaybedilmesinde bu tür stratejik hataların rol oynadığını gösteriyor. Bu yenilgi, aslında bir dönüm noktasıydı ve Osmanlı'nın askeri üstünlüğünü kaybettiği, ancak bu gerçeği tam olarak kabul edip gerekli reformları yapmasının uzun süreceği bir dönemin başlangıcıydı. Eğer bu kuşatmadan sonra hızlı bir askeri ve teknolojik adaptasyon süreci yaşanabilseydi, belki de Osmanlı'nın kaderi farklı olabilirdi.