En eski Türkçe metinler nelerdir nerede ne zaman ve hangi yazıyla yazılmıştır?

Türkçenin İlk Yazılı İzleri: Orhun ve Uygur Metinleri

Senin de merak ettiğin gibi, Türkçenin en eski metinleri konusu oldukça heyecan verici. Deneyimlerime göre, bu konuda en çok kafa karıştıran şey "ilk" kelimesinin ne anlama geldiği. Genelde akla ilk gelenler Orhun Yazıtları oluyor, ki haklısın, bunlar Türk adının geçtiği ilk yazılı anıtlar. Ama mesele sadece Orhun'la bitmiyor, biraz daha derine inelim.

Orhun Yazıtları: Türk Adının ve Bilge Kağan'ın Sesi

Orhun Yazıtları'ndan bahsederken şunu bilmelisin: Bunlar sadece birer taş anıt değil, aynı zamanda Türk milletinin ilk yazılı destanları. Nerede mi? Moğolistan'ın Orhun Irmağı vadisinde. Ne zaman?

  1. yüzyılın başlarında dikilmişler. Tam tarih vermek gerekirse, Kül Tigin Yazıtı 732, Bilge Kağan Yazıtı 735, Tonyukuk Yazıtı ise 725-728 yılları arasında dikilmiştir. Tonyukuk Yazıtı, diğerlerinden farklı olarak, anıtın kendisi tarafından değil, Tonyukuk'un kendisi tarafından yazdırıldığı için daha kişisel bir anlatıma sahip.

Peki hangi yazıyla yazılmışlar? İşte burası önemli: Göktürk alfabesiyle. Bu alfabe, sağdan sola veya yukarıdan aşağıya doğru yazılan, yaklaşık 38 harften oluşan, kendine özgü bir damga alfabesidir. Göktürklerin kendi geliştirdiği bu alfabe, Türkçenin ses yapısına mükemmel uyum sağlıyor. Yazıtlarda ne mi var? Göktürk Devleti'nin kuruluşu, yükselişi, Çin ile mücadeleleri, Bilge Kağan ve Kül Tigin'in kahramanlıkları, Tonyukuk'un devlet adamlığı tecrübeleri ve Türk milletine öğütler... Metinler, Türklerin devlet geleneğini, töresini ve millet bilincini çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Örneğin, Bilge Kağan'ın "Ey Türk milleti, titre ve kendine dön!" sözü, bugün bile bize ilham veriyor.

Uygur Metinleri: Farklı Bir Alfabe, Zengin Bir İçerik

Orhun Yazıtları'ndan sonra karşımıza çıkan en önemli dönem Uygur dönemi metinleridir. Uygurlar,

  1. yüzyıldan itibaren Göktürklerin yerini alarak Türk tarihinde önemli bir rol oynamışlardır. Onların metinleri ise Orhun metinlerinden farklı bir alfabe ve daha geniş bir içerik yelpazesi sunar.

Uygur metinleri, genellikle Maniheist ve Budist dini metinlerdir. Uygurlar, bu dinleri benimsemiş ve bu dinlerin öğretilerini Türkçeye çevirerek yaymışlardır. Nerede mi bulunmuşlar? Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Turfan ve Dunhuang gibi yerlerdeki mağaralarda. Ne zaman mı?

  1. yüzyıldan
  2. yüzyıla kadar uzanan geniş bir zaman dilimini kapsıyorlar.

Hangi yazıyla yazılmışlar? İşte burası ilginç: Uygurlar, Göktürk alfabesi yerine Soğd alfabesinden türemiş Uygur alfabesini kullanmışlardır. Bu alfabe, genellikle sağdan sola ve yukarıdan aşağıya doğru yazılan, bitişik harflerden oluşan bir yazı sistemidir. Ayrıca, Uygur döneminde Brahmi, Tibet ve Mani alfabeleriyle yazılmış Türkçe metinler de bulunur. Bu durum, Uygurların farklı kültürlerle olan etkileşimini ve yazılı kültürlerinin zenginliğini gösterir.

Uygur metinlerinin içeriğine gelince, Orhun metinlerindeki gibi devlet ve savaş konuları yerine, daha felsefi, ahlaki ve dini konular ön plana çıkar. Örneğin, "Altun Yaruk" (Altın Işık) adlı Budist metin, Budizm'in temel öğretilerini ve hikayelerini barındırır. "İki Kardeş Hikayesi" gibi Maniheist metinler ise Mani dininin felsefesini anlatır. Bu metinler, Türkçenin o dönemde ne kadar zengin bir kelime dağarcığına ve ifade gücüne sahip olduğunu gösteriyor.

Karahanlı Dönemi ve İlk İslami Eserler

Türkçenin yazılı serüveninde bir sonraki önemli durak Karahanlı dönemidir. Karahanlılar,

  1. yüzyılda İslamiyet'i kabul eden ilk büyük Türk devleti olmalarıyla bilinirler. Bu dönemle birlikte Türkçenin yazılı eserlerinde de büyük bir değişim başlar: Arap alfabesi kullanılmaya başlanır ve İslami motifler eserlere yansır.

En bilinen Karahanlı dönemi eserleri şunlardır:

* Kutadgu Bilig (Mutluluk Veren Bilgi): Yusuf Has Hacib tarafından 1069-1070 yılları arasında yazılan bu eser, Türk İslam edebiyatının ilk siyasetnamesi olarak kabul edilir. Bir ahlak ve siyaset felsefesi kitabı olup, ideal bir devlet yönetiminin nasıl olması gerektiğini, adalet, akıl, bilgi ve kanaat gibi kavramları alegorik bir dille anlatır. Eser, Uygur alfabesiyle yazılmış nüshaları da olsa, genellikle Arap alfabesiyle günümüze ulaşmıştır.

* Divanü Lugati't-Türk (Türk Lehçeleri Sözlüğü): Mahmud Kaşgari tarafından 1072-1074 yılları arasında yazılan bu eser, Türkçenin ilk kapsamlı sözlüğü ve dilbilgisi kitabıdır. Kaşgari, Türk boylarının dil özelliklerini, lehçelerini, atasözlerini, şiirlerini ve destanlarını bu eserde toplamıştır. Amacı, Araplara Türkçeyi öğretmek ve Türkçenin Arapça kadar zengin bir dil olduğunu göstermektir. Eser, Arap alfabesiyle yazılmıştır.

* Atabetü'l-Hakayık (Hakikatlerin Eşiği): Edip Ahmet Yükneki tarafından

  1. yüzyılın başlarında yazılan bu eser, ahlaki öğütler ve dini nasihatler içeren didaktik bir eserdir. Ayet ve hadislerle desteklenen öğütler, insanlara doğru yolu göstermeyi amaçlar. Bu eser de Arap alfabesiyle yazılmıştır.

Bu eserler, Türkçenin hem İslami kültürle tanışmasını hem de bu kültür içinde nasıl bir edebi ve ilmi dil haline geldiğini gösterir. Gördüğün gibi, Türkçenin yazılı tarihi, sadece bir alfabe veya bir dönemle sınırlı değil, oldukça zengin ve çok katmanlı bir yapıya sahip. Her dönem, Türkçenin farklı bir yüzünü, farklı bir gelişimini gözler önüne seriyor. Bu eserler, bize sadece geçmişi değil, aynı zamanda bugün konuştuğumuz dilin kökenlerini de anlatıyor.