30 yıl savaşları hangi devletler arasında olmuştur?
Otuz Yıl Savaşları: Kim Kiminle Dövüşüyordu?
Otuz Yıl Savaşları dediğimizde, olayın ne kadar karmaşık olduğunu tahmin etmek zor değil. 1618-1648 yılları arasında Avrupa'yı kasıp kavuran bu savaşlar, basit bir "biz" ve "onlar" hikayesi değildi, kesinlikle. Benim deneyimlerime göre, buradaki temel mesele aslında din ve güç mücadelesinin iç içe geçmesiydi. Özellikle Kutsal Roma İmparatorluğu içindeki Protestan prensler ile Katolik Habsburg hanedanı arasındaki gerilim, ilk kıvılcımı ateşledi.
Savaşın başlangıç noktası genellikle 1618'deki Prag Pencere Olayı olarak gösterilir. İmparatorluk sarayındaki iki vali ve bir katip, Bohemyalı Protestan soylular tarafından pencereden atılıyor. Düşünsene, resmen bir isyanın fitilini ateşleyen bir olay! Tabii bu olayın arkasında, Protestanlığın yayılmasını engellemeye çalışan Habsburgların politikaları yatıyordu. İmparatorluk içindeki birçok prens, dini özgürlüklerini ve siyasi özerkliklerini korumak istiyordu.
Ana Oyuncular Kimlerdi?
Burada işler biraz çorbaya dönüyor çünkü başta dini bir çatışma olarak başlayan savaş, kısa sürede büyük Avrupa devletlerinin çıkar çatışmalarına sahne oldu. İşte sana kaba bir tablo:
- Habsburglar (Kutsal Roma İmparatorluğu ve İspanya): Genellikle Katolik ve imparatorluk otoritesini sağlamlaştırmaya çalışan taraf. İmparatorluğun içindeki Protestan prensliklere karşı savaşıyorlardı.
- Protestan Devletler (Başlangıçta: Bohemya, Pfalz, Danimarka, İsveç): Dini özgürlüklerini ve siyasi bağımsızlıklarını savunuyorlardı.
- Fransa: İlginç bir şekilde, Katolik olmasına rağmen Habsburgların Avrupa'daki gücünü kırmak için Protestan ittifaklarına destek verdi. Kral XIII. Louis ve Kardinal Richelieu'nun başrolünde olduğu bu hamle, savaşın seyrini değiştiren en önemli faktörlerden biriydi. Fransa'nın asıl amacı, Avrupa'daki hakim gücü Habsburglardan almak ve kendi hegemonyasını kurmaktı.
- İsveç: Kral II. Gustav Adolf gibi yetenekli liderlerle savaşa dahil oldu ve Protestan davasına önemli destek sağladı.
- İspanya: Kutsal Roma İmparatorluğu'nu destekleyen önemli bir Katolik güçtü.
Bu savaş sadece orduların çarpışmasından ibaret değildi. Avrupa'nın siyasi haritası yeniden çiziliyordu ve her devlet kendi çıkarını kolluyordu. Örneğin, İngiltere başlangıçta daha pasif bir rol oynarken, Hollanda ise İspanya'ya karşı verdiği bağımsızlık mücadelesiyle bu savaşa dolaylı olarak dahil oldu.
Savaşın Seyrini Değiştiren Kilit Noktalar
Deneyimlerime göre, savaşın ilk döneminde Habsburglar üstün olsa da, 1630'lardaki İsveç müdahalesi işleri tamamen değiştirdi. İsveç ordusunun disiplini ve Gustav Adolf'un askeri dehası, İmparatorluk güçlerine büyük darbeler vurdu. Ancak Gustav Adolf'un 1632'de Lützen Muharebesi'nde ölmesi, İsveç'in ivmesini biraz kesti.
Savaşın en can alıcı noktalarından biri de Fransa'nın doğrudan savaşa dahil olmasıydı (1635). Richelieu'nun "raison d'état" (devlet aklı) prensibiyle hareket etmesi, dini farklılıkları bir kenara bırakıp siyasi çıkarları önceliklendirmesini sağladı. Fransa, Habsburg gücünü parçalamak için çok büyük yatırımlar yaptı.
Bu savaşlar aynı zamanda inanılmaz bir yıkıma yol açtı. Özellikle Kutsal Roma İmparatorluğu toprakları, orduların sürekli geçişi ve yağmalar nedeniyle adeta harap oldu. Bazı bölgelerde nüfusun yarısından fazlasının yok olduğu tahmin ediliyor. Bu da savaşın sadece askeri bir olay değil, aynı zamanda bir insanlık trajedisi olduğunu gösteriyor.
Westphalia Barışı: Yeni Bir Avrupa Düzeni
Ve sonunda 1648'de Westphalia Barışı imzalanıyor. Bu barış anlaşması, modern Avrupa devlet sisteminin temellerini attı diyebiliriz. Neden mi? Çünkü artık devletlerin dini kimliklerinden ziyade, siyasi egemenlikleri ön plana çıktı. Her devletin kendi iç işlerinde özgür olduğu ve diğer devletlerin iç işlerine karışmayacağı ilkesi kabul edildi.
Bu barışla birlikte:
- Kutsal Roma İmparatorluğu'nun gücü daha da zayıfladı ve prenslikler büyük ölçüde bağımsızlık kazandı.
- İsviçre ve Hollanda'nın bağımsızlığı tanındı.
- Fransa, Avrupa'da önemli bir güç haline geldi.
- İsveç, Baltık Denizi çevresinde topraklar kazanarak bölgesel bir güç oldu.
- Dini hoşgörü konusunda bazı adımlar atıldı, ancak savaşların yarattığı travma kolay kolay unutulmadı.
Eğer bu dönemle ilgili daha fazla bilgi edinmek istersen, savaşların yaşandığı bölgelerdeki müzeleri ziyaret edebilir veya dönemin önde gelen generallerinin (örn: Tilly, Wallenstein, Gustav Adolf) hayatlarını anlatan kaynakları inceleyebilirsin. Tarihin akışını anlamak için bu savaşları bilmek, bana göre oldukça kritik bir öneme sahip.