Bu da geçer ya hû kimin sözü?
İçindekiler
“Bu da geçer ya hû!”… Hayatın inişli çıkışlı yollarında hepimizin zaman zaman sığındığı, içimizi ferahlatan, umudu yeşerten bir teselli cümlesi. Peki, bu sihirli sözün kaynağı neresi? Kimin dilinden dökülmüş, hangi acıları dindirmeyi amaçlamış dersiniz?
"Bu Da Geçer Ya Hû" Sözünün Kökeni
“Bu da geçer ya hû” sözünün kökeni, tasavvuf düşüncesine dayanır. Bu sözün Hz. Mevlana Celaleddin Rumi'ye ait olduğu rivayet edilse de, kesin bir kanıt bulunmamaktadır. Ancak, sözün taşıdığı anlam ve felsefe, Mevlana'nın öğretileriyle büyük ölçüde örtüşmektedir. Mevlana'nın eserlerinde, dünyanın geçiciliği, her şeyin bir imtihan olduğu ve sabrın önemi sıkça vurgulanır. Bu nedenle, sözün Mevlana'ya atfedilmesi oldukça yaygındır.
Sözün Anlamı ve Hayata Etkisi
“Bu da geçer ya hû” sözü, kısaca, her şeyin geçici olduğunu, sıkıntıların da mutlulukların da kalıcı olmadığını ifade eder. Bu söz, zor zamanlarda bize umut verir, sabretmemizi sağlar ve olaylara daha geniş bir perspektiften bakmamıza yardımcı olur. Acılarımızın sonsuza dek sürmeyeceğini, güzel günlerin de geleceğini hatırlatır. Bu düşünce, insanın ruh sağlığı için son derece önemlidir. Çünkü, umutsuzluğa kapılmak yerine, geleceğe yönelik pozitif bir bakış açısı geliştirmemizi sağlar.
Günümüzdeki Yeri ve Önemi
Günümüzün hızlı ve stresli yaşamında, “Bu da geçer ya hû” sözünün önemi daha da artmıştır. Özellikle sosyal medyanın etkisiyle, sürekli olarak mükemmel hayatları görmeye maruz kalıyoruz ve bu durum, bizde yetersizlik ve mutsuzluk hissi yaratabiliyor. Ancak, “Bu da geçer ya hû” sözü, bize hayatın inişli çıkışlı olduğunu, herkesin zor zamanlar geçirebileceğini hatırlatır. Bu sayede, kendimizi başkalarıyla kıyaslamak yerine, kendi iç huzurumuzu bulmaya odaklanabiliriz.
Unutmayın, hayat bir yolculuktur ve bu yolculukta her türlü zorlukla karşılaşabiliriz. Önemli olan, bu zorluklara karşı nasıl bir tutum sergilediğimizdir. "Bu da geçer ya hû" diyerek, sabırla ve umutla yolumuza devam edebilir, her zorluğun üstesinden gelebiliriz.