Abdülhamit kaç yıl iktidarda kaldı?
II. Abdülhamit'in İktidar Yılları: Bir Bakış
II. Abdülhamit, Osmanlı İmparatorluğu'nun en çalkantılı dönemlerinden birine denk gelen 33 yıllık (1876-1909) bir saltanat sürmüş bir padişahtır. Bu süreç, hem içeride hem de dışarıda büyük değişimlere sahne olmuş, imparatorluğun kaderini derinden etkilemiştir.
Tecrübelerime göre, Abdülhamit'in iktidarının anahtar noktalarını anlamak, onun dönemini ve Osmanlı'nın son evrelerini kavramak için kritiktir. Bu 33 yılın her biri, imparatorluğun farklı bir yönünü yansıtır. Gelin, bu dönemin en belirgin özelliklerine yakından bakalım:
- İlk Meşrutiyet ve Anayasal Deneyim
Abdülhamit'in tahta çıkışıyla birlikte ilk anayasal dönem, yani 1876 Anayasası (Kanun-i Esasi) yürürlüğe girmiştir. Bu, Osmanlı tarihinde bir dönüm noktasıdır. İlk kez bir padişahın yetkileri anayasa ile sınırlandırılmış, bir meclis (Meclis-i Mebusan) kurulmuştur. Bu, bir anlamda imparatorluğun modernleşme çabalarının bir yansımasıydı. Ancak bu ilk deneyim uzun sürmedi. Abdülhamit, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nı bahane ederek Meclis'i tatil etmiş ve Anayasayı askıya almıştır. Bu, onun yönetim anlayışının da bir işaretiydi: mevcut koşullara göre esneklik gösterip, kendi otoritesini önceliklendirme eğilimi.
Eğer bu dönemi daha iyi anlamak istersen, o dönemin siyasi atmosferini, meclis tartışmalarını ve gazeteleri incelemen faydalı olacaktır. İlk meclisin zabıtları, o dönemin ruhunu anlamak için iyi bir kaynaktır.
- İstibdat Dönemi ve İç Politikalar
Meclisin tatil edilmesiyle başlayan ve yaklaşık 30 yıl süren bu dönem, genel olarak "istibdat" olarak adlandırılır. Bu, padişahın mutlak otoritesini pekiştirdiği bir dönemdi. Düşünce ve ifade özgürlüğü kısıtlanmış, muhalifler üzerindeki baskı artmıştır. Ancak bu baskı, tamamen rastgele bir yönetim anlamına gelmiyordu. Abdülhamit, devletin birliğini ve devamlılığını sağlamak adına belirli tedbirler almıştı. Özellikle İttihat ve Terakki Cemiyeti gibi giderek güçlenen muhalif hareketlere karşı dikkatli bir politika izlemiştir.
Deneyimlerime göre, bu dönemdeki polis teşkilatı ve istihbarat örgütünün rolü göz ardı edilmemelidir. Jurnaller, ihbarlar ve sansür, bu dönemin belirgin özelliklerindendi. Eğer bu dönemin bireysel yaşamlar üzerindeki etkisini merak ediyorsan, o dönemin hatıratlarını ve romanlarını okuman sana iyi bir perspektif sunacaktır. Abdülhamit'in kendi koruması ve saray çevresindeki politikaları da bu dönemin iç dinamiklerini anlamak için önemlidir.
- Ekonomik ve Sosyal Gelişmeler
İstibdat döneminde, dışarıdan bakıldığında bir durgunluk olsa da, içeride önemli ekonomik ve sosyal düzenlemeler yapılmıştır. Demiryolu yapımı (özellikle Hicaz Demiryolu), eğitim kurumlarının yaygınlaştırılması (idadi, sultani okulları, Darülfünun'un yeniden yapılandırılması) ve bayındırlık faaliyetleri bu dönemin dikkat çekici projelerindendir. Telgraf hatlarının döşenmesi iletişimi hızlandırmış, eğitim alanındaki yatırımlar ise nitelikli insan gücü yetiştirmeye yönelikti.
Ancak bu gelişmelerin finansmanı genellikle dış borçlanmaya dayanıyordu. İmparatorluk, Avrupa devletlerinin artan ekonomik baskısı altındaydı. Duyun-ı Umumiye (Genel Borçlar İdaresi) gibi kurumlar, Osmanlı'nın ekonomik bağımsızlığını zedeleyen önemli gelişmelerdi. Eğer bu dönemin ekonomik yapısını daha iyi anlamak istersen, Osmanlı maliyesinin o dönemki durumu üzerine yazılmış çalışmaları inceleyebilirsin. Özellikle dış borcun nasıl yönetildiği ve bunun toplumsal yansımaları hakkında bilgi edinmek sana farklı bir bakış açısı kazandıracaktır.
- Dış Politika ve Panislamizm
Abdülhamit'in dış politikası, genellikle denge siyaseti üzerine kuruluydu. İmparatorluğun toprak bütünlüğünü korumak ve Avrupa devletlerinin müdahalesini en aza indirmek temel hedefti. Bu bağlamda, "Panislamizm" (İslamcılık) politikası, onun en belirgin dış politika araçlarından biri olmuştur. Müslüman dünyası ile olan bağları güçlendirerek, Avrupalı güçlerin Ortadoğu'daki nüfuzunu dengelemeye çalışmıştır. Halife sıfatını kullanarak bu politikayı desteklemiştir.
Deneyimlerime göre, bu dönemdeki dış ilişkileri anlamak için farklı kaynaklara bakmak gerekir. Rusya ile olan rekabet, İngiltere ile olan hassas denge, Fransa ile olan kültürel ve ekonomik bağlar ve Almanya ile gelişen ittifak ilişkileri, Abdülhamit'in dış politikasının temel taşlarıdır. Abdülhamit'in Avrupalı devlet adamlarıyla olan yazışmaları ve diplomatik çabaları, onun ne denli zorlu bir siyasi ortamda ülkeyi yönettiğini gösterir. Eğer bu dönemde Osmanlı'nın kaybedilen toprakları hakkında bilgi edinmek istersen, o dönemin sınırları ve kaybedilen vilayetler hakkında çalışmak sana durumu daha iyi anlatacaktır.
Kısacası, Abdülhamit'in 33 yıllık iktidarı, hem imparatorluğun son büyük reform girişimlerine hem de otoriter bir yönetimin hakim olduğu bir döneme denk gelmiştir. Onun dönemini anlamak, Osmanlı'nın modernleşme sancılarını ve son çöküşünün nedenlerini kavramak için önemlidir.