Kalp deliği kendiliğinden kapanır mi?

Kalp Deliği: Kendiliğinden Kapanır mı? Bilmeniz Gerekenler

Kalp deliği dediğimiz şey, aslında tıp dilinde atriyal septal defekt (ASD) ya da ventriküler septal defekt (VSD) olarak bilinen durumlardır. Bunlar, kalbin içindeki duvarlarda (septum) oluşan açıklıklardır ve kanın yanlış odacıklar arasında geçişine neden olabilir. Peki, bu delikler kendiliğinden kapanır mı? Deneyimlerime göre, evet, bazı durumlarda kapanabilirler ama bu durum deliğin tipine, boyutuna ve konumuna göre değişiklik gösterir.

  1. Hangi Delikler Kendiliğinden Kapanma Eğilimi Gösterir?

Kendiliğinden kapanma potansiyeli en yüksek olan delikler genellikle şunlardır:

  • Küçük VSD'ler (Ventriküler Septal Defektler): Özellikle kaslı VSD'ler, yani kalbin kaslı duvarında yer alan küçük delikler, bebeklik ve erken çocukluk döneminde yüksek oranda kendiliğinden kapanma eğilimi gösterir. Deneyimlerime göre, 3 mm'den küçük kaslı VSD'lerin %80'e yakını ilk 1-2 yıl içinde kapanabilir. Hatta 5 mm'ye kadar olanların bile %30-50'si kendiliğinden kapanma potansiyeli taşır. Bu kapanma, kalbin büyümesi ve kas dokusunun deliği kapatmasıyla gerçekleşir.
  • Küçük PFO'lar (Patent Foramen Ovale): PFO, aslında bir delik değil, doğumdan sonra kapanması gereken bir açıklığın kapanmaması durumudur. Kalbin kulakçıkları arasındaki kapakçık benzeri bir yapıdır. Toplumun yaklaşık %25'inde bulunur. Çoğu zaman herhangi bir soruna yol açmaz ve kendiliğinden "fonksiyonel" olarak kapanabilir, yani kan geçişi olmaz. Ancak bazı durumlarda migren, inme gibi durumlarla ilişkilendirilebilir ve o zaman kapatma ihtiyacı doğabilir.
  • Küçük Sekundum ASD'ler (Atriyal Septal Defektler): ASD'lerin en sık görülen tipi olan sekundum ASD'lerin küçük olanları (genellikle 3-5 mm altı) bebeklik döneminde kendiliğinden kapanabilir. Ancak VSD'lere göre kapanma olasılığı daha düşüktür. Deneyimlerime göre, 5 mm üzeri sekundum ASD'lerin kendiliğinden kapanma oranı oldukça düşüktür, %10'u geçmez.

Unutmamak gerekir ki, kendiliğinden kapanan delikler genellikle kalbin işleyişini ciddi şekilde bozmayan, hemodinamik olarak önemsiz deliklerdir.

  1. Hangi Durumlarda Kapanma Beklenmez ve Müdahale Gerekebilir?

Maalesef her kalp deliği kendiliğinden kapanmaz. Özellikle şu durumlarda kapanma beklentisi düşüktür ve müdahale gerekebilir:

  • Büyük Delikler: Delik boyutu arttıkça kendiliğinden kapanma olasılığı azalır. Örneğin, 8 mm ve üzeri VSD'lerin kendiliğinden kapanma ihtimali neredeyse yoktur. Benzer şekilde, 10 mm üzeri ASD'lerin de kendiliğinden kapanması beklenmez. Büyük delikler, kalbin sağ tarafında aşırı yüklenmeye ve akciğer atardamarında basınç artışına (pulmoner hipertansiyon) yol açabilir. Bu durum, zamanla kalpte geri dönüşümsüz hasarlara neden olabilir.
  • Primun ASD veya Sinüs Venozus ASD Gibi Özel Tip ASD'ler: Bu tip ASD'ler, kalbin farklı bölgelerinde yer alır ve genellikle kendiliğinden kapanma eğilimi göstermezler. Hatta bu tür deliklerde genellikle ek kalp anomalileri de eşlik edebilir. Örneğin, primum ASD'lerde sıklıkla mitral kapak problemleri de eşlik eder.
  • Belirti Veren Delikler: Delik küçük olsa bile, eğer bebekte veya çocukta büyüme geriliği, sık solunum yolu enfeksiyonları, nefes darlığı, çabuk yorulma gibi belirtiler varsa, bu durum kalbin aşırı çalıştığını ve deliğin kapatılması gerektiğini gösterir. Deneyimlerime göre, bu tür semptomlar genellikle büyük şantı (kan geçişi) olan deliklerde görülür.
  • Pulmoner Hipertansiyon Gelişimi: Eğer kalp deliği nedeniyle akciğer atardamarında basınç artışı (pulmoner hipertansiyon) gelişmişse, deliğin kapatılması hayati önem taşır. Bu durum genellikle büyük ve uzun süreli deliklerde ortaya çıkar ve geri dönüşümsüz olabilir.

Bu durumlarda, deliğin kapatılması için cerrahi veya kateter bazlı yöntemler gibi müdahaleler düşünülmelidir.

  1. Takip ve Müdahale Süreci: Ne Beklemelisin?

Kalp deliği teşhisi konulduğunda, doktorunla yakın bir takip süreci başlayacaktır. Bu süreç genellikle şunları içerir:

  • Düzenli Ekokardiyografi (EKO) Kontrolleri: EKO, kalbin ultrasonla incelenmesidir ve deliğin boyutunu, kan akışının yönünü ve miktarını, kalbin odacıklarının büyüklüğünü ve akciğer basıncını değerlendirmek için kullanılır. Deneyimlerime göre, küçük deliklerde 3-6 ayda bir EKO takibi yapılırken, daha büyük veya semptomatik deliklerde daha sık takip gerekebilir. Bu kontroller, deliğin kendiliğinden kapanıp kapanmadığını veya büyüklüğünde bir değişiklik olup olmadığını izlemek için kritik öneme sahiptir.
  • Klinik Değerlendirme: Çocuğun büyümesi, gelişimi, solunum hızı, beslenme durumu gibi klinik bulgular da düzenli olarak değerlendirilir. Eğer çocukta büyüme geriliği, sık enfeksiyonlar gibi belirtiler varsa, bu durum müdahale zamanının geldiğini işaret edebilir.
  • Müdahale Kararı: Eğer delik kendiliğinden kapanmazsa, kalbe aşırı yük bindiriyorsa veya semptomlara neden oluyorsa, kapatma kararı alınabilir. Bu kapatma işlemi genellikle iki şekilde yapılır:
    • Kateter Yöntemi (Şemsiye Yöntemi): Özellikle sekundum ASD'ler ve bazı VSD'ler için uygun olan bu yöntemde, kasık damarından girilerek bir kateter yardımıyla deliğe şemsiye benzeri bir kapatıcı cihaz yerleştirilir. Bu yöntem, cerrahiye göre daha az invazivdir ve iyileşme süresi daha kısadır. Deneyimlerime göre, uygun vakalarda başarı oranı oldukça yüksektir (%95 üzeri).
    • Cerrahi Yöntem: Büyük delikler, kateter yöntemine uygun olmayan delikler (örneğin primum ASD, sinüs venozus ASD) veya eşlik eden başka kalp anomalileri varsa açık kalp ameliyatı gerekebilir. Ameliyatta delik yama ile kapatılır. Günümüz teknolojisiyle kalp ameliyatları oldukça güvenli hale gelmiştir ve başarı oranları yüksektir.

Unutma, her delik farklıdır ve her hastanın durumu kendine özgüdür. Bu nedenle, en doğru bilgi ve yönlendirme için mutlaka bir çocuk kardiyoloğu ile görüşmen ve düzenli takip altında kalman önemlidir. Bilimsel veriler ve klinik deneyimler, bu kararların verilmesinde yol göstericidir.