Karadeniz bir Türk gölü olma özelliğini kesin olarak hangi Osmanlı padişahı döneminde kaybetmiştir?
Karadeniz'in Türk Gölü Olmaktan Çıkışı: Fatih Sultan Mehmet ve Sonrası
Karadeniz'in bir "Türk gölü" olma özelliği, Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşundan itibaren adım adım pekişmiş, ancak bu durumun değişimi tek bir padişah dönemine indirgenemeyecek kadar karmaşık bir süreçtir. Ancak Karadeniz'in tam anlamıyla bir Osmanlı iç denizi haline geldiği dönemi ve bu statünün ilk ciddi darbeyi ne zaman aldığını soruyorsan, adres belli: Fatih Sultan Mehmet dönemi ve hemen sonrasındaki gelişmeler. Aslında "kaybetmiştir" ifadesi biraz yanıltıcı olabilir, zira bu bir anda olan bir şey değil, uzun bir erozyonun sonucudur.
Fatih Sultan Mehmet ve Karadeniz'deki Osmanlı Hegemonyası
Deneyimlerime göre, Karadeniz'in Osmanlı hakimiyetine girmesi, özellikle 1453 İstanbul'un fethinden sonra hız kazanmıştır. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethederek hem boğazların kontrolünü ele geçirdi hem de Karadeniz'e açılan kapıyı tamamen Osmanlı denetimine aldı. Sen de bilirsin, boğazlar olmadan Karadeniz'de tam bir kontrol sağlamak mümkün değil. Fatih'in bu konudaki adımları şunlar oldu:
* 1461 Trabzon'un Fethi: Bu, bence Karadeniz'in bir Türk gölü olma yolundaki en kritik adımlardan biriydi. Trabzon Rum İmparatorluğu'nun ortadan kaldırılmasıyla, Karadeniz'deki son bağımsız Hristiyan devleti de yok oldu. Böylece Osmanlı, Karadeniz'in güney kıyı şeridinin tamamına hakim oldu.
* Kırım'ın Osmanlı Himayesine Girişi (1475): Fatih, Kırım Hanlığı'nı kendi himayesine alarak Karadeniz'in kuzey kıyılarında da söz sahibi oldu. Kırım Hanlığı, Osmanlı'ya bağlı bir vasal devlet olarak Karadeniz'deki Rus ve Leh yayılmacılığına karşı bir tampon görevi gördü. Kefe gibi önemli ticaret limanları Osmanlı kontrolüne geçti.
* Karamanoğulları'nın Ortadan Kaldırılması (1468): Karadeniz'e doğrudan kıyısı olmasa da, Anadolu'da birliği sağlamak, Osmanlı'nın Karadeniz'deki lojistik ve askeri gücünü pekiştirdi.
Bu adımlar sonucunda,
- yüzyılın son çeyreğinde Karadeniz, adeta bir Osmanlı iç denizi haline geldi. Yabancı gemilerin izinsiz geçişi yasaklandı, ticaret tamamen Osmanlı kontrolü altındaydı. Yani, "Türk gölü" tanımı bu dönem için oldukça yerindeydi.
Karadeniz'in Türk Gölü Statüsünün Aşınmaya Başlaması: Rusya Faktörü
Peki, bu statü ne zaman aşınmaya başladı? Tek bir padişah dönemi değil, ama bu sürecin başlangıcı için
- yüzyılın sonları ve
- yüzyıl başlarını işaret etmeliyiz. Burada başrol oyuncusu tartışmasız Rusya İmparatorluğu'dur. Rusya'nın sıcak denizlere inme politikası, yani "Güney Politikası", Karadeniz üzerindeki Osmanlı hegemonyasına doğrudan bir tehdit oluşturdu.
* Azak Kalesi'nin El Değiştirmesi (1696 ve sonrası): Büyük Petro döneminde Rusya, Azak Kalesi'ni ele geçirerek Karadeniz'e ilk doğrudan çıkışını sağladı. Her ne kadar bu kale daha sonra Osmanlı'ya geri dönse de (Prut Savaşı, 1711), bu olay Rusya'nın Karadeniz'deki var olma arzusunun açık bir göstergesiydi. Bu, bence Karadeniz'in Osmanlı iç denizi olma statüsüne vurulan ilk ciddi darbeydi. Osmanlı'nın artık Karadeniz'de tek güç olmadığı, kuzeyden yeni bir aktörün geldiği sinyaliydi bu.
* Küçük Kaynarca Antlaşması (1774): Bu antlaşma, Karadeniz'in "Türk gölü" olma özelliğini kesin olarak ortadan kaldıran en önemli dönüm noktasıdır. II. Katerina döneminde imzalanan bu antlaşma ile:
* Kırım Hanlığı bağımsız oldu: Bu, Karadeniz'in kuzeyindeki en büyük tampon bölgenin Osmanlı kontrolünden çıkması anlamına geliyordu. Kısa bir süre sonra da Kırım, Rusya tarafından ilhak edildi (1783).
* Rus ticaret gemilerine Karadeniz'de serbest geçiş hakkı tanındı: İşte bu, "Türk gölü" statüsünün doğrudan ve fiilen sona ermesidir. Yabancı bir gücün gemileri artık Karadeniz'de serbestçe dolaşabiliyordu. Bu madde, Karadeniz'in uluslararası bir deniz haline gelmesinin başlangıcıydı.
* Rusya'ya Karadeniz'de donanma bulundurma hakkı verildi: Bu da, Osmanlı'nın Karadeniz'deki mutlak askeri üstünlüğünün sona ermesi demekti.
Sonuç Yerine: Tek Bir Padişah Değil, Bir Süreç
Gördüğün gibi, Karadeniz'in "Türk gölü" olma özelliği tek bir padişah döneminde "kaybedilmedi". Bu bir erozyon ve güç dengelerinin değişimi sürecidir. Fatih Sultan Mehmet döneminde zirveye ulaşan bu statü,
- yüzyıl sonlarından itibaren Rusya'nın yükselişiyle aşınmaya başlamış ve 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması ile kesin olarak sona ermiştir. Yani, eğer tek bir padişah dönemi arıyorsan, bu kaybın başlangıcı için III. Ahmet dönemi (Azak Kalesi) ve kesinleşmesi için Abdülhamid I dönemi (Küçük Kaynarca) diyebiliriz. Ama unutma, tarih tek bir an değil, olaylar zinciridir.