Modern Türkçe dönem hangi yüzyılı kapsar?
Modern Türkçe Dönemi: Ne Zaman Başlıyor, Neler Değişti?
Modern Türkçe dönemi dediğimizde, dilimizin bugünkü halini almaya başladığı, Batı etkisinin belirginleştiği ve dil devriminin temellerinin atıldığı süreci kastediyoruz. Deneyimlerime göre bu dönem, kabaca
başlıyor ve günümüze kadar ulaşıyor.
Şimdi bu dönemi biraz daha açalım:
- Tanzimat Dönemi ve Dilin Yeniden Şekillenmesi
Modern Türkçe'nin kökleri Tanzimat Fermanı'nın ilan edildiği 1839 yılına kadar uzanabilir. Bu dönemde, Osmanlı İmparatorluğu'nda yenilik hareketleri hız kazandı ve bu durum dilimize de yansıdı. Batı'daki edebi akımların etkisiyle yeni türler (roman, tiyatro, makale gibi) ortaya çıktı. Bu yeni türler, eskiden beri kullanılan Arapça ve Farsça ağırlıklı, ağdalı dil anlayışını zorlamaya başladı.
Örneğin, Şinasi'nin ilk yerli roman denemesi olan "Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat" (1872) gibi eserler, daha anlaşılır bir dil kullanma çabasının ilk örneklerindendi. Gazeteciliğin yaygınlaşması da bu süreci hızlandırdı. İlk özel gazete olan Tercüman-ı Ahvâl (1860) ile birlikte, halka ulaşma hedefiyle daha sade bir dilin gerekliliği daha çok hissedildi. Bu dönemde yapılan çeviriler, Batı'dan alınan kelimelerin Türkçeleştirilmesi veya doğrudan kullanılmasıyla dilimize yeni unsurlar kattı. "Vatan", "hürriyet", "adalet", "meclis" gibi kelimeler bu dönemde siyasi ve toplumsal hayata girerken, dilimizde daha sık kullanılmaya başlandı.
- Servet-i Fünûn ve Dilin Arındırılma Çabası
- yüzyılın sonları ve
- yüzyılın başlarında Servet-i Fünûn edebiyatı, dili daha da zenginleştirdi. Bu dönemde sanat için sanat anlayışı hakimdi ve dil, daha şiirsel, daha süslü bir hale büründü. Ancak bu durum, dilin halktan biraz daha uzaklaşmasına da neden oldu. Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin gibi şairlerin eserlerinde bu durum net bir şekilde görülür. Yine de bu dönemde de dilin yapısına yeni kelimeler ve tamlamalar eklendi.
Bu dönemdeki eserlerde karşımıza çıkan bazı kelimeler ve kullanımlar, o dönemin dil anlayışını yansıtır. Örneğin, "muazzam", "müstesna", "şüphe", "hayal" gibi kelimeler o dönemin edebi dilinde sıkça yer bulurdu. Bu zenginleşme, bir yandan dilin ifade gücünü artırırken, bir yandan da halkla arasındaki mesafeyi açma riski taşıyordu.
- Dil Devrimi ve Günümüz Türkçesi
Modern Türkçe'nin en belirgin kırılma noktası şüphesiz Türk Dil Devrimi'dir. 1928'de Harf Devrimi ile birlikte Arap alfabesinden Latin harflerine geçiş, dilin yeniden yapılandırılmasında önemli bir rol oynadı. Bu devrim, okuryazarlığı artırırken, Arapça ve Farsça'dan geçen kelimelerin Türkçeleştirilmesi için de zemin hazırladı. Türk Dil Kurumu'nun (1932) kurulmasıyla birlikte, dilde sadeleşme, Türkçeleşme ve Türk dilinin bilim, sanat, siyaset gibi her alanda kullanılabilir hale gelmesi hedeflendi.
Bu dönemde yapılan çalışmalarla "okul", "öğretmen", "üniversite", "bilgisayar", "cep telefonu" gibi pek çok yeni kelime Türkçeye kazandırıldı veya Türkçeleştirildi. Örneğin, "kütüphane" kelimesi yerine "kitaplık" gibi daha Türkçe kökenli kelimelerin kullanımı teşvik edildi. Günümüzde kullandığımız dil, bu sürecin bir ürünüdür. Deneyimlerime göre, bu devrimler sayesinde Türkçenin hem ifade gücü arttı hem de halkın dilini daha iyi anlama ve kullanma imkanı doğdu.
Pratik Bir Öneri: Eğer dilimizin gelişimini daha iyi anlamak istersen, Tanzimat döneminden günümüze farklı yazarların eserlerini okuyabilirsin. Örneğin, Namık Kemal'in yazılarını Şinasi ile karşılaştırmak, Servet-i Fünûn döneminden bir Tevfik Fikret şiirini Nazım Hikmet'in bir şiiriyle yan yana koymak, dilin ne kadar değiştiğini ve geliştiğini somut olarak görmeni sağlar.