Nazım Hikmet neden sürgün oldu?

14.03.2025 0 görüntülenme

Nazım Hikmet, Türk edebiyatının en önemli şairlerinden biridir. Ancak hayatı, sadece şiirleriyle değil, aynı zamanda siyasi görüşleri ve yaşadığı sürgünlerle de şekillenmiştir. Peki, Nazım Hikmet neden sürgün oldu? Bu sorunun cevabı, Türkiye'nin çalkantılı siyasi tarihine ve şairin Marksist ideolojisine yakından bakmayı gerektiriyor.

Nazım Hikmet'in Siyasi Görüşleri ve İlk Yargılamalar

Nazım Hikmet, genç yaşlarından itibaren sosyalist ve komünist ideolojilere ilgi duymuş, bu düşüncelerini şiirlerinde ve yazılarında açıkça dile getirmiştir. Bu durum, özellikle tek parti döneminde (1923-1946) iktidarın tepkisini çekmesine neden olmuştur. 1920'lerin sonlarından itibaren çeşitli suçlamalarla yargılanmaya başlanmış, "askeri isyana teşvik" gibi ağır ithamlarla karşı karşıya kalmıştır. Bu ilk yargılamalar, Nazım Hikmet'in hayatında uzun ve zorlu bir dönemin başlangıcı olmuştur.

Şiirleri ve siyasi duruşu nedeniyle sürekli olarak takip edilen ve baskı altında tutulan Nazım Hikmet, bu dönemde defalarca tutuklanmış ve serbest bırakılmıştır. Ancak bu durum, üzerindeki baskının azalmasına değil, aksine daha da artmasına yol açmıştır.

1938 Davası ve Hapis Cezası

Nazım Hikmet'in hayatındaki en önemli dönüm noktalarından biri, 1938 yılında gerçekleşen davadır. Bu davada, Donanma Komutanlığı'nda görevli bazı askerleri isyana teşvik ettiği iddiasıyla yargılanmış ve 28 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Bu ceza, şairin hayatını derinden etkilemiş, uzun yıllarını hapishanelerde geçirmesine neden olmuştur. Hapis yattığı süre boyunca şiir yazmaya devam etmiş, eserleri el altından yayılmıştır.

Nazım Hikmet'in hapis cezası alması, sadece kendisi için değil, aynı zamanda Türk aydınları ve sanat camiası için de büyük bir üzüntü kaynağı olmuştur. Birçok aydın ve sanatçı, şairin serbest bırakılması için çeşitli girişimlerde bulunmuş, ancak uzun süre boyunca sonuç alınamamıştır.

Sürgün ve Son Yılları

Uzun yıllar süren hapis hayatının ardından, 1950 yılında çıkarılan genel afla serbest bırakılmıştır. Ancak, askerlik görevini yapması istenince, tekrar tutuklanma korkusuyla aynı yıl ülkeyi terk etmek zorunda kalmış ve hayatının geri kalanını sürgünde geçirmiştir. Sovyetler Birliği'ne yerleşmiş, burada yaşamını sürdürmüş ve eserlerini yazmaya devam etmiştir. Sürgün hayatı boyunca Türkiye'ye duyduğu özlem ve vatan sevgisi, şiirlerinde sıkça işlediği temalar arasında yer almıştır.

Nazım Hikmet, 3 Haziran 1963 tarihinde Moskova'da hayatını kaybetmiştir. Vasiyeti üzerine, Türkiye'ye defnedilmek istemiş ancak bu isteği gerçekleşmemiştir. Mezarı, Moskova'daki Novodeviçi Mezarlığı'nda bulunmaktadır. Nazım Hikmet'in sürgünde geçirdiği yıllar, onun hayatının trajik bir parçası olmuş, ancak aynı zamanda eserlerinin evrenselliğine ve etkisine katkıda bulunmuştur.

Nazım Hikmet'in sürgünü, Türkiye'nin siyasi tarihinde önemli bir yer tutar. Şairin siyasi görüşleri, eserleri ve yaşadığı baskılar, onun sadece bir şair olarak değil, aynı zamanda bir düşünür ve aktivist olarak da hatırlanmasına neden olmuştur. Nazım Hikmet, eserleriyle ve hayatıyla Türk edebiyatına ve düşünce dünyasına önemli bir miras bırakmıştır.