Kurtuluş Savaşı nerede ve ne zaman başladı?
Kurtuluş Savaşı Nerede ve Ne Zaman Başladı?
Kurtuluş Savaşı'nın nerede ve ne zaman başladığı sorusunun cevabı, aslında olayın kendisi kadar önemlidir. Bu büyük mücadele, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkan Mustafa Kemal Atatürk ile fiilen başlamıştır. Yani, Birinci Dünya Savaşı'nın ardından Osmanlı İmparatorluğu'nun fiilen sona ermesi ve vatanın işgal tehdidi altında olduğu bir dönemde, Anadolu topraklarında bir direnişin fitili ateşlenmiştir.
Peki, neden Samsun? Neden 19 Mayıs? Bu tarih ve yer seçimi tesadüf değildir. Birinci Dünya Savaşı'nın ardından imzalanan Mondros Mütarekesi (30 Ekim 1918) ile Anadolu toprakları işgal edilmeye başlanmıştı. İstanbul hükümeti, bu işgallere karşı etkili bir duruş sergilemek yerine, işgalci devletlerin isteklerine boyun eğme eğilimindeydi. İşte tam da bu noktada, Mustafa Kemal Paşa gibi vatansever aydınlar ve askerler için Anadolu'ya geçip milli bir direniş örgütlemek hayati önem taşıyordu. Samsun, stratejik konumu ve Karadeniz üzerinden Anadolu'ya ulaşım kolaylığı nedeniyle bu amaç için uygun bir başlangıç noktası olarak görülmüştür. 19 Mayıs ise, Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a ayak bastığı ve milli mücadelenin ilk adımını attığı gündür.
Milli Mücadelenin İlk Adımları ve Örgütlenme
Samsun'a ayak basan Mustafa Kemal Paşa, ilk olarak bölgedeki durumu değerlendirmiş ve milli direnişi örgütlemek için çalışmalarına başlamıştır. Bu süreçte, sadece askeri değil, aynı zamanda siyasi ve toplumsal bir örgütlenmeye de ihtiyaç duyulmuştur. Deneyimlerime göre, böylesine büyük bir mücadelenin başarısı, sadece silahlı güce değil, aynı zamanda halkın da bu mücadeleye inanmasına ve katılım göstermesine bağlıdır.
Bu amaçla, Mustafa Kemal Paşa, bölgedeki yerel direniş cemiyetlerini birleştirmek ve daha geniş çaplı bir teşkilat kurmak için harekete geçmiştir. Bunun en somut örneklerinden biri, 22 Haziran 1919'da Amasya'da yayınlanan Amasya Tamimi'dir. Bu tamim, vatanın bütünlüğünün ve milletin bağımsızlığının tehlikede olduğunu açıkça ilan etmiş ve milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararlılığının kurtaracağını vurgulamıştır. Bu belge, milli mücadelenin yol haritasını çizmiş ve halkı direnişe çağırmıştır.
Amasya Tamimi'nin ardından, milli mücadeleyi daha da güçlendirmek amacıyla şu önemli adımlar atılmıştır:
- Erzurum Kongresi (23 Temmuz - 7 Ağustos 1919): Doğu Anadolu'daki milli cemiyetlerin bir araya gelerek önemli kararlar aldığı bu kongre, milli mücadelenin bölgesel bir güç ve birlik oluşturduğunun göstergesidir.
- Sivas Kongresi (4 - 11 Eylül 1919): Tüm yurdu temsil eden delegelerin katılımıyla gerçekleşen Sivas Kongresi, milli mücadelenin ulusal bir nitelik kazanmasını sağlamıştır. Bu kongrede, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında tüm milli cemiyetler tek bir çatı altında toplanmıştır.
TBMM'nin Açılması ve Milli Egemenlik
Milli mücadelenin bir diğer kritik dönüm noktası ise 23 Nisan 1920'de Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) açılmasıdır. Bu olay, Ankara'da bir hükümetin kurulduğunu ve milli egemenliğin artık kayıtsız şartsız millete ait olduğunu ilan etmiştir. TBMM'nin açılmasıyla birlikte, İstanbul hükümeti fiilen etkisiz hale gelmiş ve milli mücadele, yeni bir siyasi ve askeri merkeze kavuşmuştur.
Deneyimlerime göre, bir hareketin başarıya ulaşmasında meşruiyet ve halk desteği çok önemlidir. TBMM'nin açılması, milli mücadelenin hem meşruiyetini sağlamış hem de halkın kendi kaderini tayin etme iradesini ortaya koymuştur. Bu, işgalci güçlere karşı verilen mücadelenin sadece bir askeri direniş olmadığını, aynı zamanda bağımsız bir devlet kurma hedefi olduğunu da göstermiştir.
Kurtuluş Savaşı'nın başlangıç noktası olarak 19 Mayıs 1919'u kabul ettiğimizde, bu tarihin sadece bir başlangıç olduğunu ve mücadelenin yıllarca sürdüğünü unutmamak gerekir. Samsun'a çıkan bir avuç vatanseverin başlattığı bu yolculuk, 30 Ağustos 1922'deki Büyük Taarruz ile zaferle taçlanmış ve 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile de modern Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri atılmıştır.