Kelime-i tevhit nasıl söylenir?
Kelime-i Tevhit: Anlamı ve Söylenişi
Kelime-i Tevhit, yani "Allah'tan başka ilah yoktur, Muhammed O'nun elçisidir" anlamına gelen ifade, İslam'ın temelini oluşturan en önemli sözdür. Bu sözü sadece dilimizle söylemek değil, aynı zamanda kalbimizle tasdik etmek ve hayatımıza yansıtmak gerekir. Deneyimlerime göre, bu ilk adımı doğru atmak, hem anlamı kavramak hem de doğru telaffuzla söylemek büyük önem taşır.
Doğru Telaffuz ve Anlamı
Kelime-i Tevhit'in Arapça aslı şöyledir: “Lâ ilâhe illallâh, Muhammedun Resûlullâh.”
- Lâ ilâhe illallâh: Bu kısmın anlamı "Allah'tan başka ibadete layık hiçbir ilah yoktur" demektir. Burada "ilah" kelimesi sadece yaratıcı anlamında değil, aynı zamanda tapınılan, boyun eğilen, mutlak otorite kabul edilen her şeyi kapsar. Sadece Allah'a bu anlamda boyun eğmek gerektiğini belirtir.
- Muhammedun Resûlullâh: Bu kısmın anlamı ise "Muhammed O'nun elçisidir" demektir. Yani, Allah'a giden yolun, O'nun emirlerini ve yasaklarını öğrenmenin tek yolu Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'dir. O'nun getirdiği mesajlara iman etmek, bu kelime-i tevhit'in ikinci şartıdır.
Telaffuza gelirsek, özellikle "Lâ" derken "elif" harfinin uzatılarak okunması önemlidir. "İllallâh" derken ise Allah lafzının başındaki "elif" lam'ı ile birleştiği için uzatılmaz, "l" harfi şeddeli (vurgulu) okunur. "Muhammedun" derken "mim" harfinin uzatılarak okunması, "Resûlullâh" derken ise yine Allah lafzının öncesindeki uzatmaları doğru yapmak gerekir.
Kelime-i Tevhit'in Hayatımızdaki Yeri ve Önemi
Kelime-i Tevhit, İslam'ın ilk şartı olduğu için yalnızca dilimizde kalan bir söz değil, aynı zamanda bir yaşam biçimidir. Bu sözü söylemek, Allah'ın birliğini ve eşsizliğini kabul ettiğini beyan etmek demektir. Bu da hayatımızdaki tüm kararları, düşünceleri ve eylemleri şekillendirmelidir. Deneyimlerime göre, bu bilince sahip olduğumuzda, karşılaştığımız zorluklar karşısında bile yalnız olmadığımızı biliriz. Allah'ın kudretinin her şeye yettiğini ve O'nun yardımının her zaman bizimle olduğunu idrak ederiz.
Bir örnek vermek gerekirse, iş hayatında bir karar alırken veya toplumsal bir meseleyle karşılaştığımızda, bu kelime-i tevhit'in bize yüklediği sorumluluğu hatırlamalıyız. Sadece kendi çıkarlarımızı değil, aynı zamanda Allah'ın rızasını ve toplumsal adaleti de gözetmeliyiz. Bu, sadece bireysel bir inanç beyanı değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur.
Kelime-i Tevhit'i Kalpten Söylemek ve Yaşamak
Kelime-i Tevhit'i samimiyetle ve ihlasla söylemek, yani kalbimizle tasdik etmek en önemlisidir. Bu, sadece ezberlenmiş bir cümle kurmak değil, aynı zamanda Allah'ın yüceliğini, kudretini ve merhametini derinden hissetmek anlamına gelir. Peki bunu nasıl başarabiliriz?
- Tefekkür: Yaratılışı, kainatı, kendimizi tefekkür etmek, Allah'ın varlığına ve birliğine dair delilleri düşünmek bu anlamda çok yardımcı olur. Bir çiçeğin güzelliği, bir bebeğin masumiyeti, yıldızların düzeni bile O'nun varlığının bir işaretidir.
- İbadetler: Namaz, oruç, zekat gibi ibadetler, kelime-i tevhit'in gerektirdiklerini yerine getirmenin pratik yollarıdır. Bu ibadetleri huşu içinde ve Allah'a yakınlaşma niyetiyle yapmak, sözümüzün anlamını kalbimize nakşetmemizi sağlar.
- Kuran ve Sünnet: Kuran-ı Kerim'i okumak, Peygamberimiz (s.a.v.)'in hayatını ve sünnetini öğrenmek, O'nun mesajlarını anlamamıza ve kelime-i tevhit'in hayatımıza nasıl yansıması gerektiğini görmemize yardımcı olur.
Deneyimlerime göre, bu adımları attığınızda, kelime-i tevhit sadece bir dil hareketi olmaktan çıkar, kalbinize yerleşir ve tüm hayatınıza yön verir. Her düşüşte yeniden kalkmanızı, her zorlukta sabretmenizi ve her güzellikte şükretmenizi sağlar.