Divan teşkilatı sınıfları nelerdir?

Osmanlı Divan Teşkilatı Sınıfları: Kim Nerede Dururdu?

Osmanlı Devleti'nin kalbi olan Divan-ı Hümayun, sadece bir toplantı yeri değil, aynı zamanda karmaşık bir hiyerarşiydi. Bu yapıyı anlamak, devletin nasıl işlediğini kavramak için anahtar. Deneyimlerime göre, bu sınıflamayı bilmek, o dönemin bürokrasisini ve kişilerin konumlarını daha net görmeni sağlar.

  1. En Üst Kademe: Vezirler ve Kazaskerler

Divan'ın zirvesinde şüphesiz Sadrazam bulunurdu. Padişahın mutlak vekili olarak, devletin tüm işleyişinden sorumluydu. Bir nevi başbakan gibi düşünebilirsin. Sadrazamdan sonra ise Vezirler gelirdi. Bunlar genellikle 3 ila 7 kişi arasında değişirdi ve her biri belirli bir alandan sorumlu olabilirdi. Örneğin, bazısı mali işlerle ilgilenirken, bazısı askeri konulara bakardı. Vezirlerin sayısı ve rütbeleri zamanla değişse de, her zaman Divan'ın en etkili isimleriydiler.

Vezirlerin hemen altında ise Kazaskerler yer alırdı. Bunlar da iki kişiydi ve adalet ve eğitim sisteminin en üst düzey yetkilileriydi. Kadıların atanması, müderrislerin (üniversite hocaları) belirlenmesi gibi önemli görevleri üstlenirlerdi. Bu kişiler, sadece dini değil, aynı zamanda hukuki ve eğitimsel konularda da söz sahibiydi.

  1. Mali ve İdari İşler: Defterdarlar ve Nişancılar

Devletin kasası ve maliyesinin emanet edildiği kişiler ise Defterdarlardı. Bunlar da genellikle iki kişi olurdu: Başdefterdar ve Mefruşetdefterdarı. Bütçenin hazırlanması, gelir ve giderlerin takibi, tüm mali işlemlerin yürütülmesi onların göreviydi.

  1. yüzyılın ortalarında, maliyenin büyümesiyle birlikte defterdarların sayısı ve önemi de arttı. Örneğin, Kanuni Sultan Süleyman döneminde mali işlerin ne kadar hassas yönetildiği biliniyor.

Devletin yazışmalarından ve belgelerin resmiyet kazanmasından sorumlu olan ise Nişancıydı. Padişahın tuğrasını çeken, fermanlara ve beratlara resmiyet kazandıran kişi olarak, belgelerin hukuki geçerliliğini sağlardı. Bu aynı zamanda, belgelerin içeriğinin de denetlenmesi anlamına gelirdi. Nişancılar, aynı zamanda Divan'ın yazı işlerini de yürütürdü.

  1. Dış İlişkiler ve Adalet: Reisülküttab ve Diğerleri

Başlangıçta sadece nişancının kâtibi olan Reisülküttab, zamanla dış ilişkilerin yürütülmesinde önemli bir rol oynamaya başladı. Fermanların, mektupların ve anlaşmaların hazırlanması, yabancı devletlerle yazışmaların yürütülmesi onun sorumluluğundaydı.

  1. yüzyıldan itibaren ise bu makam, Dışişleri Bakanlığı'nın temeli haline geldi.

Bunların dışında, Divan'da bazen Şeyhülislam da bulunurdu. Ancak Şeyhülislam, Divan'ın daimi bir üyesi değildi. Kendisi, dini konularda danışmanlık yapmak üzere çağrılırdı. Fetvalar veren, dini hukukun yorumlanması konusunda yetkili olan Şeyhülislam'ın görüşü, devlet işlerinde önemli bir ağırlığa sahipti.

Bu sınıflamayı anladığında, Osmanlı'nın sadece bir padişahın kararlarıyla değil, aynı zamanda uzmanlaşmış bir bürokratik kadronun da yönetimiyle ayakta kaldığını daha iyi kavrarsın. Bu yapı, zaman içinde evrilse de, temel prensipler hep aynı kaldı: yetki paylaşımı ve uzmanlık.