Kalbe kan gitmezse ne olur?
Kalbe Kan Gitmezse Ne Olur?
Kalbe kan gitmemesi durumu, tıbbi adıyla miyokardiyal iskemi, kalbin kas dokusunun yeterli oksijen ve besin alamaması anlamına gelir. Bu durumun arkasındaki en yaygın neden, kalbi besleyen koroner arterlerin daralması ya da tıkanmasıdır. Damar sertliği (ateroskleroz) dediğimiz olay, bu daralmanın baş sorumlusudur. Damar duvarlarında plak oluşumuyla başlayan bu süreç, zamanla damarı daraltır ve kan akışını kısıtlar. Peki, bu kısıtlama ne gibi sonuçlara yol açar?
1. Anjina Pektoris (Göğüs Ağrısı): İlk ve En Yaygın Uyarı
Kalbe yeterli kan gitmediğinde, kalbin oksijen ihtiyacı karşılanamaz ve bu durum kendini genellikle göğüs ağrısıyla belli eder. Buna anjina pektoris denir. Deneyimlerime göre, bu ağrı genellikle göğüs ortasında, baskı, sıkışma, yanma veya ağırlık hissi şeklinde tarif edilir. Bazen sol kola, omuza, çeneye veya sırta yayılabilir. Ağrı, eforla (yürüme, merdiven çıkma, ağır kaldırma gibi) artar ve dinlenmekle veya dilaltı nitrat ilaçlarıyla genellikle 5-10 dakika içinde hafifler. Stabil anjina dediğimiz bu durumda, ağrı öngörülebilirdir ve belli bir efor seviyesinde ortaya çıkar. Ancak anjina atağının sıklığı, şiddeti veya süresi değişmeye başlarsa (daha az eforla veya dinlenirken ortaya çıkarsa), bu kararsız anjina olarak adlandırılır ve acil tıbbi müdahale gerektiren bir durumdur. Çünkü kararsız anjina, kalp krizinin habercisi olabilir.
Pratik İpucu: Eğer daha önce deneyimlemediğin bir göğüs ağrısı hissedersen, özellikle eforla tetikleniyor ve dinlenmekle geçmiyorsa, vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmalısın. "Nasılsa geçer" demek, geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açabilir.
2. Miyokard Enfarktüsü (Kalp Krizi): Dokuların Ölümü
Koroner arterdeki tıkanıklık tamamen kapanırsa ve kalbin bir bölgesine kan akışı tamamen durursa, o bölgedeki kalp kası hücreleri oksijensizlikten ölmeye başlar. Bu duruma miyokard enfarktüsü ya da halk arasında kalp krizi denir. Kalp krizi, anjina ağrısına göre çok daha şiddetli, uzun süreli (genellikle 20 dakikadan fazla) ve dinlenmekle veya dilaltı ilaçlarla geçmeyen bir ağrıya neden olur. Ağrıya genellikle soğuk terleme, bulantı, kusma, nefes darlığı ve ölüm korkusu eşlik edebilir. Kalp kası hücreleri öldüğünde, kalbin pompalama gücü azalır ve bu durum kalıcı hasara yol açabilir. Örneğin, sol ventrikülün %20'sinden fazlasının etkilenmesi, kalp yetmezliği riskini önemli ölçüde artırır. Amerika'da yapılan bir araştırmaya göre, kalp krizi geçiren hastaların yaklaşık %15'i ilk yıl içinde hayatını kaybediyor ve bu ölümlerin büyük bir kısmı ilk birkaç saat içinde gerçekleşiyor.
Pratik İpucu: Kalp krizi belirtileri gösterdiğini düşünüyorsan, 112'yi ara veya en yakın acil servise git. Her saniye önemlidir. Tıkalı damarın açılması için yapılan acil anjiyoplasti ve stent uygulaması, kalp kası hasarını minimize edebilir. Tedavinin ilk 90 dakika içinde yapılması, sonuçları dramatik şekilde iyileştirir.
3. Kalp Ritmi Bozuklukları (Aritmiler) ve Ani Kardiyak Ölüm
Kalbe kan gitmemesi, kalbin elektriksel iletim sistemini de bozabilir. Oksijensiz kalan kalp hücreleri, anormal elektriksel aktivite üretebilir ve bu da kalp ritminde bozukluklara (aritmiler) yol açar. En tehlikeli aritmi türlerinden biri ventriküler fibrilasyondur. Bu durumda kalp, düzenli bir şekilde kasılmak yerine titrer ve kanı pompalayamaz. Ventriküler fibrilasyon, birkaç dakika içinde bilincin kaybına ve müdahale edilmezse ani kardiyak ölüme neden olur. Kalp krizinin ilk saatlerinde ani kardiyak ölüm riski en yüksektir. Deneyimlerime göre, kalp krizine bağlı ölümlerin önemli bir kısmı, hastaneye ulaşmadan önce gelişen bu tür ritim bozuklukları nedeniyle meydana gelir.
Pratik İpucu: Kalp hastalığı risk faktörlerin varsa (yüksek tansiyon, diyabet, yüksek kolesterol, sigara, aile öyküsü), düzenli doktor kontrollerini asla aksatma. EKG, efor testi gibi tetkiklerle kalbin durumu periyodik olarak değerlendirilebilir. Ayrıca, acil durumlarda çevrendekilerin bilgi sahibi olması için kalp hastalığın hakkında yakınlarını bilgilendirmen faydalı olabilir.
4. Kalp Yetmezliği: Kalbin Pompalama Gücünün Azalması
Kalbe uzun süre yetersiz kan gitmesi veya geçirilmiş bir kalp krizi sonrası, kalp kası hasar görebilir ve kalbin kanı vücuda yeterince pompalama yeteneği azalabilir. Bu duruma kalp yetmezliği denir. Kalp yetmezliği, ilerleyici bir durumdur ve genellikle nefes darlığı (özellikle eforla ve yatarken), bacaklarda şişlik (ödem), yorgunluk ve halsizlik gibi belirtilerle kendini gösterir. Kalp krizi sonrası hasar gören kalp dokusu iyileşmez, onun yerine bir yara dokusu oluşur. Bu yara dokusu esnekliğini kaybeder ve kalbin pompalama verimliliğini düşürür. Örneğin, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (kalbin her atımda pompaladığı kan yüzdesi) normalde %55-70 civarındayken, kalp yetmezliğinde bu oran %40'ın altına düşebilir. Bu durum, yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürür ve sürekli tıbbi tedavi gerektirir.
Pratik İpucu: Kalp yetmezliği teşhisi konulursa, doktorunun önerdiği ilaçları düzenli kullanmalı, tuz ve sıvı kısıtlamalarına uymalı, düzenli ve hafif egzersiz yapmalı (doktor onayıyla) ve sigara, alkol gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durmalısın. Bu yaşam tarzı değişiklikleri, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmaya ve semptomları kontrol altında tutmaya yardımcı olur.